Radikal Göz

Fotoğraf üzerine düşünmeyen fotoğrafçının fotoğrafını, fotoğraf makinesi çeker ..
Mehmet Ömür

İki günlük Londra seyahatinde iki sergi gezme fırsatı buldum.
Bir tanesi Sir Elton John’un fotoğraf koleksiyonu idi
Diğeri 1940-1970 yıllarında New York’ta gelişen abstre ekspresyonizm akımına dair bir sergiydi
Bu sergide de fotoğraf sanatı bir biçimde yer alıyordu.
Sir Elton John’un sergisinin adı “Radikal göz”.. Fotoğrafta modernizm akımının önemli eserleri sergilenmişti. Sergide her bölümün başına fotoğrafa dair çok çarpıcı sözler konulmuştu. Sergideki önemli eserleri bu sözleri gözden geçirelim istedim. Serginin en önemli eseri bence “Migrant Mother” dı. Dökümanter fotoğrafın önemli isimlerinden olan Doratea Lange’ın bu ikon fotoğrafı fotoğraf tarihine damgasını vurmuş bir fotoğraf. Lange şöyle demiş, “Dökümanter fotoğrafçı sizinle herkesin deneyiminin lügatı ile konuşmaya çalışır”. 1930 Doğu yıllarda sosyal dökümanter fotoğrafçılık ortaya çıktı. Toplumun bütün kesimlerindeki insanların durumlarının objektif olarak görülüp kayda geçirilmesi amaçlanıyordu. Fotoğraf makinesinin taşınabilir hale gelmesi ve 35 mm fotoğraf filminin kullanıma girmesi fotoğrafçılığı başka boyuta taşıdı ve yeni açılımlar kazandırdı. Tarihe not düşme ve propaganda yapma daha sonra da sanat eseri oluşturma olağan hale geldi. Sergide ikinci dikkatimi çeken Eser Laszlo Moholy-Nagy’nin 1928 yılında çektiği “Berlin radyo kulesinden” adlı fotoğrafı oldu. Bu fotoğrafçı, ressam, tasarımcı ve düşünürün sanat tarihinde bence çok önemli fotoğrafları olmasa bile önemli bir yeri var. Önce şu iki sözüne dikkati çekeyim.
Fotoğraf için şöyle diyor; “Elimizde olağanüstü bir yeniden yaratma aracı var ama fotoğraf sadece bu değil çok daha fazlası. Fotoğraf bugün dünyaya yepyeni bir şey getiriyor” diyerek fotoğrafın çok boyutuna ve derinliğini vurgu yapmış. Fotoğraf kuramcılarının önünü açmış. Ama benim en çok hoşuma giden sözü şu sözü oldu. “Fotoğrafın düşmanı kurallardır yani “şunu şöyle yapmalısınız” gibi sabit kurallar.” “Oysa fotoğrafın kurtuluşu deneylerden geçer.” 1940 yılında söylediği bu sözler benim için aydınlatıcı olmuştur.. Bana fotoğrafı teknik kurallar kıskacından kurtarıp sınır tanımayan bir sanat dalı olarak görmek her zaman daha cazip gelmiştir. “Radikal göz” adlı Postmodernist döneme ait fotoğraflardan oluşan sergide Man Ray’in çok sayıda eseri var. Irving Pen’in eserleri arasında deforme ederek çektiği Sir Elton John’un gençlik fotoğrafı serginin ilk fotoğrafı olarak kullanılmış. İmogen Cunningham’ın 1925 “Manolya”sı , Alexandr Rodchenko’nun 1922 “Shukhov kulesi” , Herbert Bayer’in 1932 “İnsani olarak olanaksız” adlı otoportresi John Hagemayer’in 1944 Salvador Dali’nin gençlik portresi sergiyi süsleyen diğer fotoğraflar. Başka kimler var derseniz Itse Bing Dancer , Margret de Patta, Edward weston’u sayabiliriz. Sergide fotoğraflar konulara göre ayrılmış. Portre, deneysel, Dokümanter, natürmort, perspektif ve abstreler ayrı ayrı bölümlerde sergileniyorlar. Yolunuz 7 mayıs 2017 ye kadar Londra’ya düşerse ve fotoğrafta ilgileniyorsanız Tate Moderndeki bu sergiyi kaçırmayın derim. Londra’da gezdiğim ikinci sergi Royal Academy of Arts’daki “Abstre ekspresyonizm” sergisiydi. Abstre ekspresyonism ikinci Dünya savaşının ardından 1940 larda New York’ta gelişen bir akım. Apolitik duygusal hatta nihilist bir akım olarak görülmekte. Daha çok kişisel bir akım. Jackson Pollock Mark Rocco Ermeni kökenli Gorky, Rotterdam’lı De Kooning gibi göçmenlerin başı çektiği bir depresyonun hakim olduğu bir akım. Ben daha çok bu akımın bünyesindeki fotoğrafçılara değinmek istiyorum. Daha çok ışıkla boyama düz abstre non-figüratif fotoğraflar. 1930 lardaki politik ve gerçekçi “fotoğrafta modernizm” akımından büyük bir fay hattı ile kırılma gösteriyor. Sanat yapma endişesi fotoğrafın önüne geçiyor. Fotoğrafçılar yukarda saydığım ressamlardan etkileniyorlar. Ressamlar da pek tanımadığınız bu fotoğrafçılardan etkilenmiş. aaron Siskind Frederic Sommer, Harry Callahan, Herbert Matter, Barbara Morgan ve Minor White
2 Ocak 2017ye kadar Royal academy of Arts da devam edecek bu sergiyi her sanatseverin ilgiyle izliyeceği bir sergi olarak görüyorum.

2014 Paris-Photo; Dünyanın fotoğraf festivali

Fotoğraf dünyası nereye gidiyor?

Fotoğraf objeye mi dönüşüyor? Doğrudan fotoğraf ölüyor mu?

Bu ve benzeri soruları aklımıza getiren 18. Paris Fotoğraf Ayı (Paris Photo) (Paris Foto Fuarı) etkinliği oldu.

Takip edebildiğim kadarıyla Türkiye’den Şükran Moral’la Zimmerman Galeri, Yusuf Sevinçli, Silva Bingaz ve A4 Ofset Matbaacılığı festivalde bu yıl boy gösterdiler.

Bu muhteşem fotoğraf festivali için Paris’in tüm resim ve heykel galerileri de kasım ayı içinde fotoğraf sergileri yapıyor.

Biz de Türk Salı Fotoğraf Grubu olarak Rue de Seine’deki La Petite Galerie’de bir karma sergi açtık. Adı gibi kendisi de küçük galeriye ellerinde kocaman fotoğraf makineleriyle yüzlerce fotoğrafçı girip çıktı. Her yer fotoğraf tutkunu kaynıyordu.

ODAK NOKTA GRAND PALAİS: 35 ÜLKE, 143 GALERİ

Paris-Photo adı altındaki en büyük etkinlik Champs Elysee’de Grand Palais’deydi. 35 ülkeden gelmiş 143 galeri ve bu galerilerin temsil ettiği fotoğraf sanatçıları vardı. Bu yıl yeni davet edilen on ülke arasında Türkiye de yer aldı.
New York’un ünlü modern sanat müzesi MoMa özel bir salonda son iki yıl içinde koleksiyonuna kattığı yeni fotoğrafları sergiliyordu. 1930’lu yıllarda fotoğraf almaya başlayan müze fotoğrafın icat edildiği günden bugüne fotoğraf sanatı tarihine ışık tutacak eserlere sahip.

1860-1910 ASYA TEMASI

Paris-Photo Festivali’nin özel konuları arasında 1860-1910 yıllar Asya’sını yansıtan ilk fotoğraflar da vardı. Yine herkese açık özel bir bölümde, önemli fotoğrafçılar, fotoğraf tarihçileri ve yazarları, genç blog yöneticilerinin verdiği konferanslar ve yuvarlak masa toplantıları düzenledi. Bu noktada, Beşiktaş belediyesinin katkılarıyla bu yıl birincisi düzenlenen İstanbul Fotoğraf Festivalinin de geleneksel hale gelip Paris-Photo seviyesine ulaşmasını diliyoruz.

18. Paris-Photo Fuarı: Fotoğraf dünyası nereye gidiyor? 1

(Nicolo Degiorgis’in Paris Photo Fuarı’nda 10 bin dolarlık özel ödülü kazanan ‘Gizli İslam’ başlıklı fotoğraf kitabından bir kare)

GİZLİ İSLAM’A ÖDÜL

Festivalde ayrıca 2014 yılında yayınlanmış fotoğraf kitapları sergileniyordu ve en iyisine 10 bin dolar ödül verildi.

16_hidden_islam_03Kazanan, “Gizli İslam” adlı kitabıyla Nicolo Degiorgis oldu.

Geçen yıl 50 bin kişinin katıldığı festivale bu yıl ilginin daha fazla olacağı tahmin ediliyor. Festival 1-3 Mayıs tarihleri arasında Los Angeles’e yolculuk yapacak ve okyanusu aşamayan Amerikalı fotoğraf severlerin gönlünde taht kurmaya çalışacak.

FAS SARAYI’NDAKİ KADIN: 3.6 MİLYON TL.

Bir fotoğrafın on binlerce avroya alıcı bulduğu bu ortamda 1,2 milyon euro’ya (Yaklaşık 3.6 milyon TL:) fotoğraf da mevcuttu. Hamilton Galeri, Irving Penn’in ‘Fas Sarayı’ndaki Kadın’ adlı orijinal bir fotoğrafına bu rakamı istemekten hiç çekinmedi. Fotoğraf koleksiyonerlerinin, fotoğraf sanatçıları ve galeri sahipleriyle buluştuğu bu ortam dünyanın dört bir köşesinden binlerce fotoğraf severi kendisine çekmekte. Bugüne kadar Amerikalı ve Avrupalı olduğu bilinen fotoğraf koleksiyonerlerine bu yıl Hint ve Çinli meslektaşların da katılmış olduğu anlaşılıyor.

Bu yıl ünlü Baubourg güncel sanat müzesinde bir fotoğraf bölümünün açılması haberi de bu festival sırasında geldi.

LOUVRE’DA FOTO FEVER

Grand Palais’deki bu büyük fotoğraf şölenine uydu festivaller de eşlik ediyor ki bunların başında Louvre Piramidinin altındaki salonlarda daha genç ve marjinal sergilerin yapıldığı Fotofever Festivali’ni sayabiliriz.

Her iki festivalin bazı standlarının tamamen fotoğraf kitaplarına ayrılmış olması başka bir güzellik olarak karşımıza çıktı. Dünyanın en önemli fotoğraf sanatçılarının güzel basılmış kitaplarına makul fiyatlara ulaşmak mümkün oldu.

Dünyanın 26 en önemli fotoğraf kitabı, yayınevi Paris-Photo’da yerlerini aldı. Kısaltılmış adı MEP olarak bilinen Avrupa fotoğraf evinde Tim Parchikov’un Suspense adlı sergisinin yanında İspanyol devlet sanatçısı unvanını alan hocam Alberto Garcia-Alix’in son yıllardaki işlerinden oluşan bir sergi vardı.

Her ikisi de oldukça etkileyici idi. Garcia-Alix, arkadaşlarının yüzde 80 inini eroinden kaybeden bir fotoğrafçı olarak bütün hüznünü fotoğraflarına yansıtmıştı. Parchikov’un gizemli gece fotoğrafları da bir o kadar etkileyici idi.

WİNOGRAND SOKAK FOTOĞRAFLARI

Louvre Müzesinin bahçesinin Concorde Meydanına bakan ucundaki Jeu de Pomme, yıllardan beri tamamen fotoğrafa ayrılmış bir mekan. Garry Winogrand adlı ünlü Amerikalı sokak fotoğrafçısının sergisi 1,5 saatte geziliyor ve insanı hayran bırakan ve düşündüren fotoğraflarla dolu bu sergiyi keşke bir kez daha gezsem dedirtiyor. Bu sergiyi fotoğrafseverler yağmur altında 1,5 saat kuyruk bekleyerek gezdiler.

18. Paris-Photo Fuarı: Fotoğraf dünyası nereye gidiyor? 2

(Egglestone’dan bir kare. Efendi ve şöförü)

EGGLESTON RENKLERİ

adyn_and_jasper

Robert Capa ile birlikte Magnum fotoğraf ajansını kuran Henri Cartier Bresson, fotoğraf dünyasında 1950’li yılların Paris’ini en güzel yansıtan fotoğrafçı olarak biliniyor. Öldükten sonra adına kurulan vakfın binasında halen 75 yaşındaki Amerikalı William Eggleston’un sergisi vardı.

Zamanını renkli karelerle bugüne taşıyan sıradan sahneleri ile meşhur Eggleston bu sergisiyle ve insanı uzun uzun düşündüren sanat eserleriyle hayranlarıyla buluşuyordu.

18. Paris-Photo Fuarı: Fotoğraf dünyası nereye gidiyor? 3

Biz Türkiye’den Salı Grubu Fotoğrafçıları olarak en çok fotoğrafa verilen değeri görmekten ve fotoğraf sevgisinden etkilendik.

Fotoğrafın sanata giden bir yol olarak kullanıldığını görmek, çeşitli sanatsal objelerde fotoğrafın kullanılıp ve bu festival kapsamında sergileniyor olması gözümüze fotoğrafa yeni bir yaklaşım olarak göründü. Tabii ki fotoğrafların baskı kalitesi, fotoğraf çerçevesi ve kaplamaların üstün nitelikli olması da gözden kaçmıyordu. Uzak doğudan çok sayıda galeri ve fotoğraf sanatçısının festivale katılmasını da dikkatle izledik diyebilirim.

Başkanlığını Magnum’un başarılı yöneticisi Julien Frydman yaptığı Paris-Photo festivaline önümüzdeki yıl tekrar katılabilme dilekleriyle…parisphoto-2014-affiche