Doğumunun 100. Yılı nedeniyle Paris Galeriler Sokağı Rue de Seine’de 2 komşu galeri, büyük Türk ressamı Fikret Mualla Saygı anısına sergi açtılar. Şubat ayı boyunca gezilebilen bu sergide La Petite Galerie’nin organizasyonu ile 20 kadar büyük yağlı boya tablo ile 25 desen ve guaj tablo bir araya geldi. Kurban bayramında Paris’e gelen Fikret Mualla hayranlarının gözleri de bayram yaptı.
Fikret Mualla 1903 yılında İstanbul’da doğdu. Galatasaray Lisesinde futbol oynarken sakat kalması, okuldan kaptığı gribi eve taşıyıp annesinin gripten ölmesine neden olması, 15 yaşında annesini kaybetmesi ve babasının hemen ardından yeniden evlenmesi Fikret Mualla’nın psikolojik dünyasında derin yaralar açtı. Yaşamı alkolizme teslim olmuş bir biçimde ve Ruh hastalıkları hastanelerinde tecritlerle geçti.
17 yaşında mühendis olsun diye gönderildiği Avrupa’dan Berlin Güzel Sanatlar Akademisini bitirerek döndü. Galatasaray Lisesindeki resim öğretmenliği uzun sürmedi. Ayvalık’taki resim öğretmenliği de kısa sürdü. Ekonomik sıkıntılar, polisle takışması karabasanlarını geri getirdi. Bakırköy Akıl ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde ünlü psikiatr Mazhar Osman’ın kontrolünde Neyzen Tevfik’le aynı odayı paylaştı. 1928 yılında bir daha geri dönmemek üzere Paris’e göçtü ve ölene kadar Bohem hayat yaşadı. Bir süre sonra da tablo yapıp, resimlerini pahalıya satanlarla dalaştı. Paris’in önemli galerilerinde sergiler açtı. Resimleri sanat çevresinde tanınmaya ve koleksiyon yapanlar tarafından toplanmaya başlanmasına rağmen kendine düzenli bir hayat kuramadı.
1962 yılında başlıyan ciddi sağlık sorunlarının ardından 1967 yılında öldü. Yaşamının son 5 yılını Fransa güneyinde Madame Agnes adlı bir sanatseverin güneydeki köyünde, onun kontrolünde geçirdi. Madame Agresin barlarda kendisine içki yasağı koydurmasına çok sinirlendi.
Türk köklerinden aldığı minyatür geleneği ile perspektif ve realizm kurallarını deldiği modern batı resmini bir araya getirmeyi başardı.
İçinde kopan fırtınaları dindirmek için içkiye başvururdu. İçki içince huzura kavuşuyor ve resim yapabiliyordu. 25 sene Paris’te – Montparnasse ile – Saint – Germain arasında yaşadı. Palet adlı bar karargahı oldu. Picassoya resim sattı. Picassonun verdiği resim ile bir haftalık içki ihtiyacını karşıladı. Resimleri Amerika, Japonya, İngiltere, Türkiye ve birçok ülkenin koleksiyonlarında yer almaktadır. Yüzlerce tablo üretti, eserlerinin onbinlerce euro ettiğini göremeden parasız pulsuz göç etti bu dünyadan.
Şimdi Paris’te matematik profesörü bir Türk ve galeri sahibi Fransız eşinin katkılarıyla saygıyla anılıyor. Süleyman Üstünel ve Jacqueline Quillere Üstünel Fikret Muallanın sanatını gözler önüne seren muhteşem bir sergi hazırlamışlar. Belki ilk kez sanatçının bu kadar çok çeşitli tekniklerini bir araya getirmeyi başarmışlar.
Fikret Mualla’nın konuları daha çok bar, kafe ve sokağa dair. Naturmortları da var tabii. Renkler neşeli ve aydınlık, insanlar fotograflardaki gibi biran donup kalmış, resimler alabildiğine özgür bırakılmış, ne hacim ne derinlik, ne perspektif Fikret Muallaya dert olmamış. Renk cümbüşü içinde mora kaçan Prusya mavisine öncelik vermiş. Ekspresyonist etki altında kalıp sert çizgileri ile naif ama alaya alınmış bir dünya yaratmış. Renkli ve hareketli bu dünya sanki içindeki yaşadığı ölüm, yalnızlık, korku ve hüzün duygularının negatifi gibi durmaktadır.
Cumhuriyet dönemi çağdaş Türk ressamları arasında önemli yere sahip Fikret Mualla’nın görülmeye değer bu sergisi dileriz günün birinde İstanbul’da da sanatseverlerin karşısına çıkar.