Futbolun Şarapla Dansı

Türkiye’nin önde gelen şarap yazarlarından Prof.Dr. Mehmet Ömür’ün zevkli ve renkli yazıları artık her hafta cumartesi günü Yurt’ta olacak. Dünya ve Türkiye’de şarap âleminde yaşanan olaylar, sektörün sorunları ve inceliklerini bu sohbette bulacaksınız.

Brezilya mı Hollanda mı? İtalya mı Fransa mı? Arjantin mi İspanya mı? 12 Haziran’dan bu yana ekrana kilitlenen futbolseverlerin en büyük merakı bu sanırım… Modern futbolun beşiği Brezilya’da düzenlenen FIFA 2014 Dünya Kupası’nda şampiyonluk kupasını kim kaldıracak?

Goller, pozisyonlar, hakem kararları konusunda ahkam kesecek ve favori tahmininde bulunacak değilim. Bu beni aşar.

Juventus’un yıldızı Pirlo.

Beni asıl ilgilendiren yıldız topçuların çalımları değil şarap tutkuları…

Çünkü milli oyuncular arasında hatırı sayılır sayıda şaraba gönül vermişler var. Andrea Pirlo örneğin, İtalyan Milli Takımı’nda forma giyen, Juventus’un yıldız orta saha oyuncusu… Brescia yakınlarında, Netto Dağı eteklerindeki Pratum Coller adlı firmasında Merlot ve Trebbiano üzümlerinden Pirlo marka şaraplar üretiyor. Yılda 20-30 bin şişe… Rozenin adı Eos 2009. Sangiovese, Barbera, Marzemino ve az miktarda Merlot karışımı gövdeli ve aromatik bir ürün.

Nitor 2009, 30 yıllık Trebbiano di Lugana üzümünden elde edilen Bir beyaz…

Redeo 2009; dağ çileği, karabiber ve narenciye aromalı Montenetto kırmızısı.

Arduo 2008 ise, Andrea Pirlo’nun firmasının gözde kırmızısı. Merlot, Sangiovese, Marzemino ve Cabernet Sauvignon üzümlerinin karışımından elde edilme.

Futbol ve şarap sanat gibidir.

Brezilya’daki dünya kupasına sponsor olan ünlü şampanya markası Taittinger’ın patronu Pierre-Emmanuel Taittinger şöyle konuşuyor; “Balon ve şampanyanın içindeki kabarcıklar kutlamayı temsil ederler. Futbol da, şarap üretimi de sanat gibi uğraşılmayı gerektiren konulardır. Ayrıca futbol tüm kıtalarda tüm sosyal sınıfları ilgilendiren bir konudur.”

Evet, Taittinger’in sözlerinden neden kupanın sponsoru oldukları anlaşılıyor. Oysa Brezilya’nın kendi şaraplarını tanıtabilmesi için bir Brezilyalı üreticinin sponsor olması belki de daha uygun olurdu. Güney Brezilya’da Serra Gaucha denilen bölgede 5 kuşaktır şarapçılık yapan Lidio Carraro adlı üretici da bu kupaya talip de olmuştu. Ancak seçilemedi, karşısındaki dünya çapındaki güçler buna izin vermediler.

Iniesta ve Beckham da şato sahibi.

Orta sahanın bir başka efsanesi, İspanya La Liga ekiplerinden Barcelona’nın ve İspanya Milli Takımı’nın oyuncusu Andrés Iniesta da, geleceğini bağlar arasında kuranlardan. Babası José Antonio’nun 90’lı yıllarda Castilla’da kurduğu aile şirketi gün geçtikçe büyüyor. Sauvignon, Verdejo, Tempranillo, Syrah, Cabernet Sauvignon bağlarında yetişen üzümlerlerden üretilen şarapların markaları ise Finca El Carril ve Corazòn Loco…

Fransa’da Bordeaux’da önce oyuncu sonra antrenör olan ünlü Tigana şimdilerde Bordaeux Haut-Medoc’da bir şato sahibi.

David Beckham ise Fransa’nın Var bölgesindeki bağlarını Paris Saint Germain takımına transfer olmadan çok önceleri almıştı.

‘Pire’ Messi adını şaraba verdi.

Gelelim yeşil sahaların ‘pire’si Lionel Messi’ye. Rekortmen golcü gerçek anlamda bir ‘vigneron’ veya bağcı değil ama bir şarap serisine adını verdi. Arjantinli Valentin Bianchi firması 2012’de piyasaya Leo adıyla biri beyaz üç şarap sürdü: Leo Torrontés, Leo Malbec ve Leo Malbec Premium. Şarap satışlarından elde edilen gelir yardım amaçlı sosyal projelerde kullanılıyor.

Diplomalı tadımcı Hernanes.

İtalya’nın Inter takımında forma giyen Brezilya Milli Takımı’nın vazgeçilmez orta saha oyuncusu Hernanes, kurs görmüş bir tadım ustası. Antreman ve maçlardan vakit buldukça gittiği tadım kursunu başarıyla bitirmiş. Tıpkı Alman milli takımından Miroslav Klose gibi. Klose de şarap aşkını İtalya’da, Lazio takımında top koştururken keşfetmiş.

Paolo Rossi’den Nils Liedholm’a, Beckham’dan Ginola’ya, sahalardan bağlara uzanan daha pek çok isim sayabiliriz. Kupanın keyfini belki de kendi şaraplarını içerek çıkarıyorlardır.

Futbol şöleni için bizden öneriler.

Şimdi sırada bizim şaraplarımız var. Bizim yıldız futbolcularımız henüz el amış değil belki ama bu müthiş futbol şöleninin daha da keyifli kılmak için bizden önerilerde bulunabilirim…

Örneğin TV karşısında önemli bir yarı final maçı seyrederken sıcak bir haziran gecesi göz önüne alındığında kadehinin dışı terlemiş buz gibi bir Sauvignon Blanc yudumlayabilirsiniz. Ülkemizde çok çeşitli ve ödül almış Sauvignon Blanc var. Sarafinin, Terranin, Umurbey’in Sevilen’in Sauvignon Blanc’ları veya Kavaklıdere’nin Cotes d’Avanos Sauvignon Blanc’ı inanın maç sırasında size en az bira kadar iyi gelecektir.

Bir başka kupa da Bağcılar Kupası.

Dünya Kupası sırasında başlayan başka bir kupa daha var… Avrupa Bağcılar Kupası… Bu kupa, 19 Haziran’da İsviçre’nin Salquenen şehrinde başlayacak. Avusturya, Almanya, Slovenya, Macaristan, İtalya ve İsviçre kıyasıya mücadele edecekler. Maçlar bittikten sonra da tadım yapıp bölgenin bağlarını ve mahzenlerini gezecekler. Futbolun şarap tanıtımına büyük katkısı olacağını düşünen İsviçreliler 2011’de ulusal bağcı-futbolcu takımlarını kurup, şampiyonada yerlerini almayı planlamışlar.

Enginarla hangi şarap gider?

ŞARAP enginar uyumu genelde sorunludur. Vedat Milor “Enginarın içindeki ‘cynarin’ maddesi şarabın lezzetinin içine eder ve damakta metalimsi-acı bir tat kalır” diyor (Milliyet Pazar). Enginar ile hafif okside ve iyot tadı olan içecekler iyi gidiyormuş. Örneğin manzanilla sherry (Çok açık renkli,, sek ve deniz kokusuna kaçan rahiyalı bir İspanyol içkisi). Sake (Japonların pirinç ve tahıl tozundan yapılan ulusal içkisi) de olabilirmiş.

Oğul Türkkan ise enginarı pişirdiğimiz suya limon suyu ve tuz eklediğimizde enginarın düşük yoğunluktaki bir şaraba uyum sağlayacağını öne sürer.

Le Figaro’da yayınlanan bir makalede ise enginarın tanenden zengin olduğu için acı olduğu ve işte bu nedenle o acılığı yok edebilecek nitelikte bir kırmızı şarapla içilmesini öneriliyor. Üstüne üstlük bu makalede katiyen sek ve mineralden zengin bir beyazla içilmemesi gerektiğinin de altı önemle çiziliyor. Tabii enginarın hazırlanışı da seçilecek şarabın özelliklerini de değiştiriyor, bunu da unutmayalım. Makaleden, bizde en sevilen türü olan zeytinyağlı enginara belki de en iyi uyum sağlayacak kırmızı olarak yuvarlak tanenli, biraz floral, genç ve meyvemsi aromalı bir şarap olması gerektiği anlaşılıyor. Fransa için beaujolais öneriliyor. Bu bağlamda biz Kavaklıdere’nin bu yıl çıkaracağı primeur şarabını bekleyip denemenin yararlı olacağını düşündük. Ve kendimiz deneyip kendimiz karar verelim istedik…