Toko Shinoda ; Japon ressam
Sahaflarda bir japon ressam;
Sahaflarda gezinirken bir kitabı karşıma çıktı, basiretim bağlandı alamadım, belki de ebay de bulurum diye düşündüm. Oysa kitabın içindeki resimler beni derinden etkilemişti. Abstre resimler çok doğal, basit ve etkileyiciydiler. Basit güzeldiri vugular gibiydiler. Eve gelir gelmez araştırdım. Karşımda türkçe Google’ın tanımadığı, yüz yaşının üzerinde yaşlı bir bayan Japon ressam vardı. Bu melek yüzlü kadın bir yazıyı hakediyor diye düşündüm.
102 yaşındaki Japon ressam Toko Shinoda, geleneksel japon sanatından yola çıkıp modernisme yanaşan bir abstre resim sanatçısı.
Toko Shinoda 1913’te Mançurya’da doğdu. Ailesi de çok yaşlıydı, bir tütün şirketi işletiyordu. Toko Shinoda, “ Japonya dışında doğmuş insanların özgür ve sınırsız bir zihne sahip olduğunu” söylüyor.
Babası Çini mürekkebini, hat sanatını ve Çin şiirini seviyordu. Babası 6 yaşından itibaren, o zaman kadınlara kapalı olan bir alanı olan hat sanatını öğrenmesini sağladı. 15 yaşında kendi kişisel stilini geliştirir. Çünkü geleneksel yöntemleri çok kısıtlayıcı bulmaktadır. Babası ise Toko Shinoda’nın geleneksel yoldan saptığı için ona kızar..
Büyük amcası, İmparator Meiji’nin resmi mühür ustasıdır. Dolayısıyla da hem hat hem de heykel ustasıdır. Toko aktör ve oyun yazarı Zeami’den de (1363-1443) çok esinlenmiştir.
Evliliği bir “engel” olarak görüp, bekar kalmayı tercih etmiştir.
Toko Shinoda’nın özel bir karakteri vardır. Okuldan sıkılır ve kaligrafi derslerinin ağır disiplininden rahatsız olurdu. Dışardan dayatılan kurallara karşı gelir. Ama kendisi çok disiplinlidir. Kendi kendini kontrol eder ve yaşama çok bağlıdır. Küçük bir kadındır ama kaplan gibi yırtıcı durur.
Toko Shinoda’nın sanatı
27 yaşında 1940’da ilk kez Tokyo’da bir galeride sergilendi. Fakat savaş çıktığındantaşrada yaşamaya başlar.
1954’te Brezilya’nın Sao Paulo şehrinde Japon Pavyonu için yaptığı geniş duvar resmi sayesinde Toko Shinoda uluslararası sanat eleştirmenleri tarafından fark edildi. Üst üste siparişler almaya başlar.
1956’da New York’ta iki yıl yaşadı. İkinci dünya savaşı sonrası Amerika Birleşik Devletleri zengin bir ülkeydi oysa Japonya yaralarını sarıyordu. Soyut Dışavurumculuk, Rothko, Pollock vb. Ön plandaki ressamlarla tanışır ve cazı keşfeder. Toko Shinoda, günlük yaşam heyecanı hisseder ve büyük bir özgürlük yaşar. İşinde kendine güven kazanır.
Toko Shinoda New York’ta kalmaya niyetliydi çünkü New York ona sanatsal düzeyde çok şey kazandırdı. Ama Japonya’yı özledi, ailesini özledi, japon yemeklerini de özledi ve Japonyaya döndü.
Ayrıca Çin mürekkebi Japonya’nın ikliminde daha iyi sonuç veriyordu.New York’ta kuruduğu için banyoda sıcak su musluğunu açıp çalışmaları sırasında Japonya’nın nemli iklimini yaratmaya çalışıyordu. Nem rengi çok etkimektedir.
Toko Shinoda’ya göre sanatının anlamı
Toko Shinoda, “bir gün öleceğimi kesinlik biliyorum ama eserlerim sonsuza kadar hayatta kalacak” der. Sanatçı olalım olmayalım herkes bir iz bırakmak ister, aslında bunlar yaşamımıza anlam katan şeylerdir diye düşünür.
Toko Shinoda, Çin mürekkebine çok bağlıdır. Çini mürekkebi sadece siyah değildir siyahın yoğunluğu çok değişkendir der. Bu nedenle mürekkep izleyicilere de özgürlük verir. Yüz yaşını geçen Toko Shinoda, Çin mürekkebine bir yaşam içinde hakim olmanın, bu konuda ustalaşmanın mümkün olmadığını söyler
Soyutlama onun için son derece önemlidir. Toko Shinoda, izleyicilere mesajını söz olmadan iletmek istediğini söyler. Toko Shinoda şöyle düşünür: “Bir sanatçıdan işini tanımlamasını istemek, bir çalılık içinde bir balık aramak gibidir. Aslında, işlerimin hiçbir şey ifade etmediğini düşünüyorum. Aynı hiçbir şey ifade etmeyen bulutlar gibi ama biz yine de izlemeyi severiz.
Toko, insanlara özünlerinde dokunmak ve sanatının dünya barışına katkıda bulunmasını istiyor.
Toko Shinoda’nın sanatında hareketin güzelliği vardır, güzelliğin kendisi dışında bir anlamı yoktur. Toko Shinoda hiçbir şey demez, gösterir.
Çin, Japonya, Kore gibi bu bölge ülkelerinde resimde boşluğun anlamı, müzikte sessiziğin anlamı gibidir.
Büyük beyaz alanlar, boşlukların hiçbir şey olmadığı anlamına gelmez. Boşluklar kompozisyonda aktif bir rol alır. Japonca sözcük “Yohaku” bu kavramı çok güzel ifade eder.
Toko Shinoda, geleneksel malzemeleri çok iyi kullanır ve kağıt ve eski mürekkepleri çok sever. Atölyesi sanki bir hattat atölyesidir. Mühürlerde kullanılan zincifre kırmızısı çok kullanır. İlerlemiş yaşına rağmen yaptığı işler genç bir adamın elinden çıkmış gibidir. Aslında, geleneksel kaligrafiye çok iyi hakim olmasına rağmen kaligrafide kalmayıp soyutlamaya doğru giderek köklerini koruyarak modernite akımına geçmiştir.
Japon ressamı Toko Shinoda, çağdaş Japonya’nın en büyük ressamlarından biri olarak kabul edilmesine rağmen eserleri birkaç yüz dolarla bir kaç bin dolar gibi makul seviyeler arasında dolaşır.
Kaynak; http://naaba.fr/fr/toko-shinoda-peintre-japonais/