Henri Cartier Bresson’un talihsiz arkadaşı ISIZ
1951 yılında New York MOMA’ ya Henri Cartier Bresson, Robert Doisneau,Willy Ronis ve Brassai ile birlikte davet edilip fransız fotoğrafı ile ilgili sergide eserleri sergilenen bu Paris fotoğrafçısı ne yazık ki bu yıla kadar gölgede kalmış ve diğer 4 Paris fotoğrafçısı kadar tanınamamıştır. Paris’de Hotel de Ville’de retrospektif bir sergisi ile tekrar gündeme gelmiştir.
20 yıl Paris-Match dergisinin fotomuhabirliğini yapmış, fotoğraf kitapları yayınlamıştır. 13 yaşında doğum yeri olan Litvanya’da okuldan ayrılıp bir fotoğrafçıda çırak olarak işe başlamıştır. Esas ilgisi resim olup 1931 yılında 19 yaşında empresyonistlerin şehrine bir kelime fransızca bilmeden, cebinde bir kuruşu ve pasaporu olmadan gelmiş ve Romantik Paris’in 1950 li yıllarının en güzel fotoğraflarını çekmiştir. Geri planda kalmış olmasının en önemli nedeni kişisel trajrdisi olsa gerek.
Bir kardeşini ve ailesini Litvanya’da bırakmış ve onların yahudi soykırımına uğradığının haberi ile yıkılmıştır. Kendisi de karısı ve çocuğu ile 2.Dünya Savaşı sırasında Nazilerden canını kurtarabilmek için oradan oraya sürüklenmiştir. Direnişe katılmış, direnişçilerin portrelerinden eşsiz bir seri hazırlamıştır.
Savaşın hemen ardından Paris’e dönmüş bir studio açıp Paris-Match dergisinde çalışmaya başlamıştır.
Esas adı Izraelis Binderman olan Izıs’ın eserlerinde şiirsel bir hüzün gözlenmektedir. Daha çok portre ve şehir fotoğrafçılığı üzerine yoğunlaşan Izıs’ın 1963 ‘te Chagall’ i opera binası tavanını resimlerken fotoğraflayacak kişi olarak seçilmesi o yıllarda çeşitli tartışmalara yol açmıştır. Chagall dışında , en bilinen fotoğrafları arasında “Sen nehri aşkları” , Albert Camus , Colette Rolam Petit , “Sokakta oynayan çocuklar” Kraliçe Elisabeth’in 1953 taç töreni fotoğrafları vardır.
Kitap haline getirdiği 1952 de Israil’in yapılanmasını belgelemek için gittiği seyahat fotoğrafları da başarılı fotoğrafçılığına örnektir.
“Benim Paris’im ne modern ne eski Paris’tir, Benim Paris’im Romantik 1950 li yılların Rüya Paris’i dir” demiş ve 1980 yılında Paris’te yaşama veda etmiştir.
Jacque Prevert’le iyi bir arkadaşlığı olmuştur. Prevert kitaplarına makaleler yazmıştır. Hayalci bir yapısı olan Izis’in en sevdiği konulardan biri de “sirkler” olmuştur. Paris’ i neden seçtiğine gelince “Paris benim ilham dünyamı kamçılıyor. Bana göre her şey Paris’ te olmaktadır. Bize hayal kurduran özgürlük,eşitlik, kültür hepsi Paris’tedir.”
Bir süre Sigma ajansın yönetiminde olan oğlu Manuel Bidermanas’ın kuratörlüğündeki “Izis, rüyalar şehri Paris” sergisi yapıldı ve bitti.
Sergide 1950 li yılların Paris’inin çok sıcak insancıl fotoğraflarını görüldü.
Izis “benim fotoğraflarıma gerçekçi değil diyorlar. Gerçekçi olmayabilir ama bunlar benim gerçeklerim” demiştir.