Yara’mısın?
Yarasın, Yara’sın; Kelimelerin Ötesinde Bir Anlam Arayışı
Her ne kadar linguistik uzmanı olmasam da Türkçe, ilginç bir dildir. Bunu ana dilim olduğundan biliyorum. Sadece kelimelerin değil, kelimeler arasındaki boşlukların, noktaların, virgüllerin ve hatta bir kesme işaretinin bile bir hikâyesi olduğunu da biliyorum. Buna en son bir rakı reklamında şahit oldum yeniden. İsteyen instagramda #rakikalemkagit reel’leri içinde 1-2 milyon defa izlenmiş videoyu bulabilir. Demek ki diyorum yara konusu güzel işlenirse insanları bu kadar etkileyebiliyor. Tabii ki herkesin, hepimizin yaraları var bazılarımızınki bayağı da ciddi. “Yarasın ” ve “Yara’sın ” da bu anlam katmanlarının, ince bir çizgide iki ayrı dünyayı nasıl yarattığını gösteren zarif bir örnek olduğunu görmek herkes gibi benim için de son derece kolaydı.
“Yarasın ”… Söylendiğinde kulağa tatlı bir fusultı gibi gelir. Samimiyetin, takdirin, hatta şifanın dile getirilişidir. İnsan, güzel bir elbiseyi, leziz bir yemeği ya da bir başarının ardından gelen gururu bu cümleyle taçlandırır. Ses yükselmez, sadece bir dileğin sıcaklığını taşır. “Yarasın,” demek, iyiliği, güzelliği kutlamaktır. Adeta sözlerin arasına yayılan bir dost eli, bir omuza dokunuşudur.
“Yara’sın” ise tam zıttı. Harfler değişmez, ama bir kesme işareti eklenir ve anlam bambaşka bir hale bürünür. Burada bir acı vardır. Sadece fiziksel değil, daha çok ruhun derinliklerindeki bir yara. Belki de hiçbir zaman iyileşmeyecek bir yaradan söz ederiz. “Yara’sın” sözü, yüzeyde kalan bir yaranın içte nasıl kök saldığını bize hissettirir. Kelimenin taşıdığı bu yük, insanın savunmasızlığını ve kırılganlığını gözler önüne serer.
Bu iki cümle arasında dolaşan anlam, aslında hayatın ta kendisidir. İnsan bazen şifaya, bazen de acının aynasına bakar. Türkçenin zenginliği, bu denli küçük bir ayrıntıda bile, bize ruh halimizi, ilişkilerimizi ve insan olmanın o bitmek bilmeyen çatışmalarını anlatır.
Kelimeler önemlidir. Ama onların arasındaki incelikler, gerçek anlamların kapısını açar. “Yarasın” dileklerin iyiliğinde, “Yara’sın” ise acıların derinliğinde yankılanır. Her biri, insan ruhunun ayrı bir yüzüdür; biri tebessüm, diğeri iç çekiş. Ve bu iki dünyanın arasında, hepimizin farklı bir öyküsü yazılır.