Slayt mı? Diapozitif mi?

 

https://www.instagram.com/the.anonymous.project?igsh=eTd1MGQxdWZjOGlx

 

1839 dan beri binbir surat gibi sürekli çehresi değişen fotoğrafın 1930 lu yıllardan itibaren yaşadığı slayt veya diyapozitif dönemini unutmak olası değil. Amerikaya gönderdiğimiz film bobinlerini geri dönüş yolunu hasretle beklelerdik. Şimdi bu slaytlar bit pazarlarında veya online açık arttırma sitelerinde bulunabiliyor. Hoş meraklıları için her şey bitmiş değil. Bu malzemeyi hala bulabilir ve fotoğraf çekebilirsiniz. Ortalıktan çekilmesi de öyle birdenbir olmadı.

Slayt fotoğrafçılığı dijital fotoğrafçılığın yükselişi nedeniyle zamanla yavaşça azaldı. Bu azalmanın önemli noktaları şunlardır:

  1. 1990’ların Sonları – 2000’lerin Başları: Dijital kameralar popülerlik kazanmaya başladı, anında görüntü inceleme, daha kolay görüntü düzenleme ve paylaşım yetenekleri sunarak film piyasasını etkilemeye başladı.
  2. Kodachrome’un Sonu: En önemli an, Kodak’ın ikonik Kodachrome filmini 2009 yılında durdurmasıydı. Kodachrome, zengin renkleri ve uzun ömürlülüğü ile biliniyordu ancak dijital fotoğrafçılığın büyümesiyle birlikte, Kodachrome’un da karmaşık işleme gereksinimi nedeniyle daha az uygulanabilir hale geldi.
  3. Giderek ihtiyaç azaldı: Tüm slayt türlerinin de pazarın daralmasıyla üretim ve kullanımlarında azalma gördü. Film üreticileri çeşitli film ürünlerini durdurdu ve film teknolojisine olan yatırımlarını azalttı.

Burada Kodachrome adlı filmden bahsetmeden olmaz. Bu filmi izleyenler hem son filmlerin hem de fotoğrafçının birlikte yok oluşunun hüzünlü anları hatırlayacaklardır. “Kodachrome”, Mark Raso’nun yönettiği 2017 yapımı bir drama filmidir. Filmde Ed Harris, Jason Sudeikis ve Elizabeth Olsen başrollerde yer alıyor. Hikaye, bir baba ve oğlunun, Kodak’ın son Kodachrome laboratuvarı kapılarını sonsuza dek kapatmadan önce Kansas’a doğru yaptıkları yolculuğu konu alıyor. Film, zengin renkleriyle bilinen ve 2009 yılında üretimi durdurulana kadar hem profesyonel hem de amatör fotoğrafçılıkta geniş bir şekilde kullanılan Kodachrome adlı slayt filminin  ortadan kalkışıyla ilgilidir. Film, uzlaşma temalarını, fotoğrafçılığın değişen doğasını ve analog teknolojide bir çağın sonunu işliyor.

Ancak, slayt filmin tamamen kaybolduğunu söylemek doğru olmaz. Fotoğrafçılık meraklıları ve profesyonellerinden oluşan niş bir pazar, benzersiz estetik nitelikleri için film, dahil olmak üzere reversal film kullanmaya devam etmektedir. Bazı üreticiler hala slayt filmi üretmektedir. Son yıllarda analog süreçlere ve filmin farklı görünümüne olan ilgi film fotoğrafçılığında bir miktar canlanmaya neden olmuştur. Halen (slayt) film üreten bazı üreticiler şunlardır:

  1. Kodak Alaris: Kodak, Ektachrome film serisiyle halen slaytl filmi üretmektedir. Ektachrome, zengin renk doygunluğu ve ince taneli yapısıyla bilinir.
  2. Fujifilm: Fujifilm de slayt film üretimini sürdürüyor. Özellikle, Fujichrome Velvia ve Provia serileri profesyonel fotoğrafçılar arasında popülerdir. Bu filmler, canlı renkleri ve yüksek kontrastlarıyla tanınırlar.
  3. AgfaPhoto: AgfaPhoto’nun Precisa CT 100 gibi ürünleri, hala piyasada bulunabilir ve reversal film meraklıları tarafından tercih edilmektedir.

Bu girişi neden yaptığımı anlatayım; Pariste yaşayan İngiliz Lee Shulman slaytlarla ilgili bir proje yönetiyor. Kendisiyle yapılan bir röportajda şöyle konuşuyor.  “Masamın üzerinden geçen slayt sayısı bir milyona yaklaşıyor,” diyor. Paris’in arka sokaklarında, bu elli yaşındaki adam, yeni slaytları  büyüteçle incelediğinde heyecanlanıyor. Lee Shulman, “Şu küçük kutuya bak, sanki başka bir dönemin küçük bir hard diski gibi,” diyor. “Yaptığım bu proje etrafında başlı başına bir topluluk oluştu.” diyor.

Lee Shulman’ın, babasının kendisine aile slaytlarını vermesinin ardından, 1940-1980 yılları arasındaki slaytları toplama fikri, tam dijital çağla birlikte doğmuş. Bu fotoğrafların değerini, estetik ve duygusal potansiyelini anlayarak, çevrimiçi satılan slayt kutularını büyük bir tutkuyla satın almaya başlamış. O zamandan beri, “İnsanlar projeye spontane olarak resim gönderiyorlar. Bazıları da ne yapacaklarını bilmedikleri için onlardan vazgeçiyor,” diye açıklıyor. Paris’te  Samaritaine adlı alış veriş merkezinde 23 Nisan’a kadar bunları sergiliyor. Sergilemek, paylaşmak, yaymak en büyük amacı.  Instagram hesabı (@the.anonymous_project) ve 120 bine yakın takipcisi var. Eğer fotoğrafı seviyorsanız İnstagram hesabına girip fotoğrafları incelediğinizde  heyecanlanmamanız olası değil.

Lee Shulman 2017’den beri, Paris’te yaşayan bu İngiliz, slaytları satın alıyor, topluyor, sıralıyor, tarıyor, dijitalleştiriyor, katalogluyor, paylaşıyor, sergiliyor ve ‘Anonim Proje’ adını verdiği platform  aracılığıyla yayımlıyor. Lee “O dönemde  fotoğraf çekmek önemliydi, ayrıca pahalıydı,” diyor. “Bu yüzden, bu slaytlar gerçek aşk hikayeleri. İnsanlar, ‘Seni seviyorum’ demek için fotoğraf çekiyorlardı, çektiriyorlardı” diyor.

Topladığı bir milyon slayt arasından özenle seçtiği 35000 fotoğrafla geçmişe yolculuk sunan ve bunları “yaşam kapsülleri” olarak adlandıran Lee Shulman, projede başka bir hikaye de görüyor. Bir aktarım hikayesi. “Bu anonim kişiler, hayatın değeri, ailenin önemi hakkında bize bir mesaj veriyor,” diyor. “Bugün, hangi resmi göstermeliyim diye düşünüyorum: Bu sorular ilgimi çekiyor, çünkü şimdiki dünya  bu referanslara ihtiyaç duyuyor diye düşünüyorum. Bu benim savaşım,” diye açıklıyor Lee Shulman.

Arles’dan Seul’a, Londra’da, Paris’te ve yakında Venedik’te, sanatçı bu buluntularını festivallerde ve sergilerde heyecanla sergiliyor. Tek bir şeye şaşırıyor: Kimse fotoğrafta bir yakınını veya aile üyesini tanımamış. Bu da hayatta ne kadar çabuk unutulduğumuzun bir göstergesi. Oysa fotoğrafları hayatta bir iz bırakmak için çekmiyor muyuz, çektirmiyor muyuz? Peki ya selfiler ne olacak? Yoksa dijital çöplüklerde yok olup gidecek mi ? Bugüne kadar yok olan 100 milyar insanoğlu gibi?

https://www.instagram.com/the.anonymous.project?igsh=eTd1MGQxdWZjOGlx