Şampanya üreticisine neden Chateau veya Domaine yerine Maison (Ev) u layık görmüşler??
Geçen hafta keşfettiğim olağanüstü özelliklere sahip, kalite/fiyat dengesi de aynı şekilde muhteşem şampanyayı içtiğimden beri şampanyaya geri döneyim dedim. Şampanyayla ilgili kafamı kurcalayan sorulara cevap arayayım istedim. Ama önce şu çok beğendiğim J&N Champagne ile sizi tanıştırayım. Bu şampanya Grand Cru topraklardan geliyor. Kısaca asil diyebilirsiniz. Sonra Blanc de Blanc yani % 100 Chardonnay üzümlerinden yapılmış, bölgede izin verilen diğer üzümler şişeye girmemiş. Konuyu açayım biraz;
Blanc de Blancs, sadece Chardonnay’den yapılan bir şampanya türüdür. Türkçede kelime anlamı “beyazdan beyaz”dır. Bir de Blanc des Noir var ki o da Pinot noir ve Pinot Meunier gibi siyah üzümlerden yapılan şampanyadır.Blanc de Blanc’ların tamamen Chardonnay den yapılma özelliği, ona daha narin, zarif ve mineral yapılı bir karakter kazandırır.
Blanc de Blancs, genellikle ferahlatıcı bir asiditeye ve ince, zarif bir köpüğe sahiptir. Tadı, limon, yeşil elma, beyaz çiçekler ve badem gibi taze ve hafif aromalarla öne çıkar. Kireçtaşı bakımından zengin topraklarda yetişen Chardonnay üzümleri, bu şampanyaya belirgin bir mineralite kazandırır. Yıllandıkça, bal, tereyağı ve fındık, kızarmış ekmek gibi daha kompleks aromalar geliştirir. Özellikle Côte des Blancs bölgesi, en rafine Blanc de Blancs örneklerinin üretildiği yer olarak bilinir. Nitekim kutlamalar için bir kenara stokladığım J&N Champagne’larım Cote des Blanc bölgesinden. Buraya tabii ki bir de Grand Cru kavramını da yerleştirmemiz gerekiyor.
Grand Cru: Champagne bölgesinin en güzel toprakları.
Şampanya’nın gizemli toprakları, üzüm bağlarının ötesinde bazı sırları taşır. Bu sırlar, doğanın ve insan emeğinin mükemmel bir uyumu olduğun bize gösterir. Grand Cru… Sadece iki kelime, ama yüzyılların birikimini, bağ bozumlarının özenini ve kireçtaşı damarlarının içindeki hikayeyi bize anlatmaya çalışır. Bazılarımız bunu çok iyi anlar.
Şampanya bölgesinde Grand Cru toprakları, zamanın sınavından geçmiş, doğanın en cömert armağanları ile bezenmiştir. Toprak burada sadece bir zemin değil, bir bellektir. Üzümler, köklerini bölgenin kireçtaşlı topraklarının içine gönderir, geçmişin izlerini emer ve geleceğe taşır. Kireç taşlı topraklarda kireç ne kadar yüksek ise buradan gelen şampanyaların asiditesi ve mineralitesi o kadar kendine özgü özellikler taşır. J&N şampanyalarında bü özelliklerin hepsi buluşmuş diyebilirim. Ambonnay, Avize, Aÿ… Bu gibi köy isimleri ve bu köylerin bağlarının bize üfledikleri fısıltılar gibidir. İşte benim şampanyaların geldiği Chouilly köyü Grand Cru toprakları , kusursuz köpüğün doğduğu kutsal topraklarıdır. Sadece 17 tane köyün puanlı Grand Cru statüsünde olduğunu bilmek ve içtiğiniz şampanyanın da bu köylerden birinden geldiğini bilmek insana hoş geliyor doğrusu, J&N şampanyası Chouilly köyünden Grand Cru. Bir şişenin üzerinde “Grand Cru” ibaresini görmek, bir garanti işaretidir. Saflık, rafinelik ve büyük bir dengede işaretidir. Bir zarafettir…. Yudumlandığında sadece bir tat değil, terroir’in ruhu hissedilir. Asiditenin canlılığı, mineralliğin tuzlu dokunuşu ve ipeksi baloncukların hafifliği ve uzun süre devam etmesi Grand Cru’nun kutsal üçlüsüdür.
Zaman her şeyi değiştirir; ama Grand Cru topraklarında şampanya, zamana karşı koyan bir içecek olur, bayram havası estirir. Bir damla şampanya, yüzyılların yankısı haline gelir.
J&N Grand cru şampanya , özellikle deniz mahsulleri ile mükemmel bir uyum sağlıyor. İstiridye, karides ile eşleştirdim. Mükemmel bir uyum hissettim. Deniz tarağı gibi yiyeceklerle birleştiğinde tazeliğini ve canlılığını ortaya çıkabileceğini düşünüyorum. Yumuşak dokulu peynirler ve beyaz soslu makarnalar da ona eşlik edebilece tahmin ediyorum.
J&N şampanyanın üçüncü özelliği ve güzelliği yaygın damak lezzetini tatmin eden Brut kategorisinde yani şeker miktarı (dozaj olarak da tabir edilir) 6 gr/lt nin altındadır.
Şimdi gelelim benim ilk soruma Şampanya üreticilerine neden Chateau veya Domaine denilmemiştir, denilmez?
Şampanya üreticilerine neden domaine veya château denilmediğini anlamak için bölgenin tarihine, üretim modeline ve hukuki düzenlemelere bakmak gerekir. Şampanya bölgesi, Fransız şarapçılığında kendine has bir konuma sahiptir ve üretim modeli diğer bölgelerden oldukça farklıdır.
Öncelikle, Şampanya’da şarap üretimi tarih boyunca büyük şampanya evleri (Maison de Champagne) etrafında şekillenmiştir. Moët & Chandon, Veuve Clicquot ve Bollinger gibi büyük üreticiler, yıllar boyunca farklı bağlardan aldıkları üzümleri kullanarak belirli bir tarzı ve kaliteyi korumaya çalışmışlardır. Oysa Burgonya gibi bölgelerde şarapçılık daha bireyseldir; burada üzüm yetiştiren bağ sahipleri, bağlarının adıyla anılan domaine kavramını benimsemişlerdir. Şampanya’da ise üretimin bu şekilde bireyselleşmesi nadiren görülür. Küçük üreticiler bile genellikle büyük evlere üzüm verirler ya da kendi şampanyalarını üretirken bile büyük evlerin geleneksel sistemine bağlı kalırlar.
Bordeaux’ya baktığımızda, burada château teriminin daha yaygın kullanıldığını görürüz. Bunun en önemli sebebi, Bordeaux’daki büyük malikanelerin yüzyıllardır bağcılıkla özdeşleşmiş olmasıdır. Oysa Şampanya bölgesinde büyük malikaneler yerine, üreticiler genellikle küçük köylerde veya şehir merkezlerinde yer alır. Şampanya üretimi için bağların yakınında görkemli şatolar inşa edilmemiştir; üreticiler, kireçtaşı mahzenlerde yıllandırdıkları şampanyalarıyla ünlüdür. Dolayısıyla, Bordeaux’daki gibi bir château kültürü Şampanya bölgesinde hiçbir zaman gelişmemiştir.
Bu ayrımın bir başka sebebi de hukuki düzenlemelerdir. Fransa’daki şarap terimlerini düzenleyen Institut National de l’Origine et de la Qualité (INAO), belirli kelimelerin kullanımını sıkı şekilde kontrol eder. Nasıl şampanya kelimesini şampanya dışında üretilen bir köpüklü şarap için kullanamazsınız, oysa fransa da 17 başka bölgede köpüklü şarap üretilmektedir. Belki bazıları Şampanya bölgesi köpüklüleriyle yarışa bile kalkışabilirler. ama onlara Cremant denilip geçilir. Alsace Cremant’ı Bourgogne Cremant’ı hatta Bordeaux cremanı da çok iyi köpüklü şaraplardır. Hepsi çelik tanka basılmış CO2 li köpüklülerden üstündürler.
Şampanya bölgesinde château kelimesinin kullanılmaması, hem tarihsel bir geleneğin olmamasından hem de INAO’nun köpüklü şaraplarda bu terimi yasaklamasından kaynaklanmaktadır. Burgonya ve Bordeaux, bu terimleri yıllardır kullanılageldiği için Şampanya için böyle bir durum söz konusu değildir. Bölgelerin birbirlerinden rol kapmaya çalışması hoş değildir.
Ancak Şampanya’nın da kendi terimlerini geliştirmediği anlamına gelmez. Bölgedeki büyük üreticiler kendilerini Maison de Champagne olarak tanımlarken, küçük üreticiler farklı kategorilere ayrılmıştır. Kendi üzümlerini yetiştirip, şaraplarını kendileri üretenler Vigneron Indépendant veya Récoltant-Manipulant (RM) olarak anılır. Ayrıca, Şampanya’da belirli ve sınırlı bir bağdan elde edilen özel üretimler için Clos terimi kullanılmaktadır. Örneğin, Krug’un ünlü Clos du Mesnil veya Philipponnat’ın Clos des Goisses şampanyaları bu kategoriye girer.
Sonuç olarak, Şampanya bölgesi, Bordeaux ve Burgonya gibi bölgelerden farklı bir şarap üretimi anlayışına sahiptir. Şarapçılığın burada evrimleşme biçimi, domaine veya château yerine maison, récoltant-manipulant ve clos gibi kendine özgü terimlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu da Şampanya’nın neden şarap dünyasında kendine özgü ve ayrıcalıklı bir yere sahip olduğunu anlamamızı sağlar.
Bundan sonraki bölümde yine Şampanya bölgesine ve ünlü şampanya markalarını yıllar içindeki kıtasıya yarışına bakacağız. Bol şampanyalı, bol kutlamalı günler dilerim.
Kadehinizden şampanyanız eksik olmasın, köpükleri de saatlerce yükselmeye devam etsin.
Not: Aşağıdaki görsellerin 4 tanesi J&N şampanyaların flyer’ınden son iki tanesi ise benim Midjourney tasarımlarımdan. Son zamanlarda şarap etiket ve şişe tasarımına kafayı takmış durumdayım.