“İnsan, kökleri kendinde, dalları diğer insanlara ve göğe uzanan bir ağaç gibidir.”

“İnsan, kökleri kendinde, dalları diğer insanlara ve göğe uzanan bir ağaç gibidir.”
Köklerini sağlam tutmak (kendine sorumluluk), dallarını sevgiyle uzatmak (başkalarına sorumluluk), ve göğe, yani insanlık onuruna yükselmek (evrensel sorumluluk), yaşamın bütünlüğünü sağlar.

İnsanın bu hayatta en büyük sorumluluğu, önce kendisine, sonra diğer insanlara karşı olandır. Kendine karşı sorumluluğu, hayatta olmasının anlamını keşfetmekle başlar. Kendini tanımak, ne istediğini, neyi sevdiğini, neyi reddettiğini anlamak… Kendi iç dünyasında bir denge kurmadan, başka birine uzanmak mümkün değildir. İnsan önce kendi ruhunun sesini duymalı, kendi yaralarını görmeli, onları sarmayı bilmelidir. Çünkü başkalarına şefkat gösterebilmek için önce kendi içimizdeki fırtınaları dindirmeliyiz.

Kendine karşı dürüst olmak da büyük bir sorumluluktur. Hayatın içinde sürüklenirken, neyi neden yaptığını, hangi kararın seni gerçekten sen yaptığı sorusunu unutmadan yürümek… Ve elbette kendi bedenine iyi bakmak, ona zarar vermemek, onu korumak da bu sorumluluğun bir parçasıdır. Çünkü bedenimiz, ruhumuzun evi, yürüdüğümüz yolun taşıyıcısıdır. Sağlıklı bir beden ve zihin olmadan, hayata tutunmak güçleşir. Kendine iyi bakmak, aslında hayata ve sana sunulan yaşama şükrandır.

Ve diğer insanlara gelince… Her insan, diğerinin hem aynası hem yol arkadaşıdır. Birlikte yaşıyoruz; birbirimize görünmez iplerle bağlıyız. Kimse kendi başına, kendi içinde tamamlanamaz. Bu yüzden, başkalarına karşı da sorumluluğumuz büyüktür. En basitiyle, saygı göstermek. Bir başkasının varoluşuna, düşüncelerine, duygularına saygı duymak. Onu anlamaya çalışmak. Herkesin bir hikâyesi olduğunu bilmek… Yargılamadan, anlamaya niyet etmek…

İnsan, sadece kendini değil, etrafındaki toplumu da inşa eder. Birbirimize yardım etmek, destek olmak, birlikte güçlenmek… Çünkü toplum dediğimiz şey, bizim aynadaki yansımamızdır. Etrafımızda ne varsa, ona bakarak kendimizi görebiliriz. Ve doğaya, dünyaya karşı da sorumluluğumuz vardır. Bu hayat sadece bize ait değil. Bizden sonra gelenlere, çocuklara, torunlara, hatta göremeyeceğimiz kadar uzaktaki geleceğe karşı da borçluyuz. Doğayı korumak, suya, toprağa, hayvana, ağaca zarar vermemek, onların da hakkı olduğunu unutmamak.

İnsanın kendine ve başkalarına karşı sorumluluğu, aslında yaşamın kendisine duyduğu saygıdır. Hayata, varoluşa, bu muazzam düzene… Çünkü bir yerde eksilen değer, tüm dengeleri sarsar. Bu yüzden insan, hem kendini onarmak, hem dünyayı daha güzel kılmak için var. Kendine sahip çıkarken başkasını da düşünmek, başkasını severken kendini unutmamak… Belki de insan olmanın en derin anlamı burada saklı.