Hayal gücü yapay Zeka’yı yener mi?

“Ben, yapay zeka olarak insan anlamında bir hayal gücüne sahip değilim, belki bir gün olabilirim.” -ChatGPT

Bu cümlenin yarısını ChatGPT yazdıysa diğer yarısını da ben ekledim. Hangi yarının kime ait olduğunu sizin hayal gücünüze bırakıyorum. Tahmin edin bakalım. Yaratıcılığın merkezine hayal gücünün konulması gerektiğini savunanlarla beraber, deneyimli reklamcılar, yapay zekanın her türlü işi yapabileceğine kesinlikle inanıyor ve bu yolda ilerliyorlar. San Francisco sokaklarında sürücüsüz araçlara rastlamak mümkün ve orada yaşamayanların bu araçları gördüklerinde gözlerine inanamadıkları söyleniyor. Otomotiv endüstrisinde çalışan mühendislerin nelerle uğraştıklarını bilmemize rağmen, şoförsüz bir arabanın farlarına bakmanın yarattığı hissi tahmin edebiliriz.

İnsanları robotların iktidarı ele geçirme korkusu tedirgin ediyor. Teknolojik ilerlemeler tartışıldığında bu endişe sürekli gündeme geliyor. Yapay zeka denilince akla ilk gelenler robotlar. Yapay zekayı tanımlamak için kullanılan insan formundaki robot görsellerinin sayısını artık sayamıyoruz. Le Point dergisinin yapay zeka özel sayısının kapağında, bir robot arkadaşıyla bisiklet süren genç bir kadın görülüyor. Bu özel sayının tanıtımında Mustafa Süleyman’ın “Yapay Zeka, bir Depremdir” dediği belirtiliyor. Bisikletli kadın ve robot arkadaşının arkasındaki binalar, geleceğin şehirlerini çağrıştırıyor. Kontrolden çıkmış bir hayal gücü artık çok yaygın. Salvador Dali’nin sürrealizmi tuvallerde kaldı, ancak günümüzde yapay zeka ürünü görseller her yerde. Bir süre sonra yapay zeka kullanmayanlar, okuma yazma bilmeyenlerle eş tutulacak. Ancaak, eğer insan aklını aşan olaylarla karşılaşırsak, hayal gücümüz kolayca coşabilir. Bu nedenle, son yıllarda makine öğrenmesi ve yapay zekalar hakkında tartışmalar arttığında, Dr. Frankenstein’ın yaratığı ve diğer mitler yeniden canlandı.

2022 sonunda ChatGPT’nin genel kullanıma sunulmasıyla tartışmalar daha da coşkulu bir hal aldı. Bu sistem, sorduklarınıza bir yere kadar zekice cevaplar verebilen bir yapay zeka sürümüdür. Henüz sınırlıdır ve belki hayatı boyunca hep sınırlı kalacaktır. Fakat endişelerimiz var. Ya bizi yanıltırsa? Aşık olur muyuz? Eğer izlemediyseniz, ‘Her’ filmini öneririm; Phoenix, AI tarafından güçlendirilen Siri benzeri bir sanal asistan olan Samantha ile romantik bir ilişki geliştiriyor. Scarlett Johansson’un mükemmel performansını belirtmeden geçemem. Yapay zeka ile ‘konuşabilme’ olanağı, hayal gücümüzü alevlendiriyor ve bu, korkuların aniden artmasına neden oluyor. Acaba gerçek olabilir mi? Bilgisayarların şiir yazmaya, şaka yapmaya başlaması korkutuyor bizi… Fransız bilimkurgu yazarı Alain Damasio’ya göre yapay zeka “yok edici” bir şeydir. O, bu “yaratıklar” dalgasının her şeyi alıp götüreceğini düşünüyor.

Ama bu teknolojilerle “birlikte yaşamak” zorundayız. ChatGPT ve konuşma yeteneği, makinede potansiyel olarak duygulara sahip küçük bir varlık olduğu yanılsamasını yaratıyor. Oysa ChatGPT’nin içinde böyle bir varlık yok. Yapay zeka, hayal gücümüzü iki şekilde zorluyor. Bir yandan, zeka fikri kendi başına hayal gücümüzü gıdıklıyor, çünkü konsept olarak insanlığı aklına gelebilecek en çılgın düşünceleri gözlerimizin önünde gerçekleştiriyor. Öte yandan, yazma veya resim oluşturma gibi şimdiye kadar yalnızca insanların yapabildiği bazı yaratıcı yeteneklerin yerini alarak hayal gücümüze olan ilişkimizi yeniden tanımlıyor.

Alain Damasio’ya göre yapay zekalar çekici çünkü bize daha fazla güç veriyorlar. Ancak, bu güç, yeni teknolojilerin sunduğu kolaylıkların bizi çevremizdeki dünyadan koparması anlamında gelebilir. İşte büyük tehlike burada yatıyor. Kendimizi YZ’ya kaptırmamalıyız. Bir böceğe, bir düşünceye veya beyaz bir çiçeğe aşık olmalıyız. Damasio, yapay zekanın demokratikleşmesiyle ilgili düşüncelerinde bir endişe de hissediyor. Beyinlerimizin tembelliğe sürüklenmesi ve hayal gücümüzün, bu araçlara olan bağımlılıkla köreleceği korkusu var kendisinde.

Ancak, hayal gücü sadece hikaye yaratmak, resim yapmak veya şiir yazmak gibi yaratıcı faaliyetlerden ibaret değil. Oxford Üniversitesi’nin bir çalışmasına göre, günlük ortalama sekiz saatimizi hayal gücümüzü kullanarak geçiriyoruz. Ancak, bu sürenin tamamını tek boynuzlu atlar ve hayali arkadaşlar hakkında düşünerek geçirmiyoruz. Başka şeylerin de hayalini kuruyor ve yaratıcılığımızı günlük sorunları çözmek için kullanıyoruz. Hayal gücümüz her an karşımıza çıkan problemlere çözüm bulmamıza, kararlar almamıza ve gelecekteki durumları öngörmemize yardımcı oluyor. Hayal gücü sayesinde dünyayı kavrayabilir ve olası olayların sonuçlarını değerlendirebiliyoruz. Başarısızlıklarımızın nedenlerini bulup, gelecekteki eylemlerimiz için dersler çıkarabiliyoruz. Analiz yeteneklerimiz, bu şekilde hayal gücümüzle doğrudan bağlantılıdır. Yapay zeka, bu bağlamda, karar verme süreçlerimizi daha etkili hale getirebilecek senaryolar ve tahminler üretme konusunda muazzam bir araç olarak karşımıza çıkıyor. Onu kattiyen yadsıyamayız, tam tersine ondan yararlanmalıyız. Eğer hava durumu yağmur yağacağını tahmin ediyorsa, bir şemsiye alarak dışarı çıkarız. Benzer şekilde, belki bir gün yapay zeka, her sabah bizi hava durumu konusunda uyararak bizi yağmurdan koruyacak şekilde yönlendirebilir.

Son olarak, duyularımız hayal gücümüzün işleyişinde kritik bir rol oynar. Beynimiz, aldığı veri ve sinyalleri yorumlayarak kabul edilebilir bir gerçeklik resmi oluşturmak zorundadır. Ancak, duyularımızdan gelen bilgiler yeterli değildir; bu yüzden hayal gücümüz sürekli olarak devrede olmak zorunda . Örneğin, karanlıktan korkarız çünkü duyularımız bize daha az bilgi verir ve bu durumda hayal gücümüz devreye girmek zorunda kalır. Tanıdık bir müzik kulağımıza çalındığında geçmiş anıları yeniden yaşarız ya da tanıdık bir koku bizi bir hayal dünyasına sürüklerken, bir bilgisayar ekranının önüne bir madlen bisküvi imgesi koysanız bile, o asla “Kayıp Zamanın İzinde”yi yaratamaz. Bu, yapay zekanın sınırlarını ve ona karşı  insan hayal gücünün derinliklerini gösteren bir örnektir. İşte bu yüzden, teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin, insan hayal gücünün yerini tam anlamıyla alması mümkün değildir. Ancak, yapay zeka ve diğer teknolojileri doğru şekilde kullanarak hayatımızı daha da zenginleştirebiliriz, sadece unutmamalıyız ki; bu araçlar bizim yaratıcı düşüncelerimizi desteklemeli, onların yerini almamalıdır. Hele hele bizi hiç

tembelliğe  sürüklememelidir.