Görmenin Ahlakı; Susan Sontag’la Acının kıyısında..

Görmenin Ahlakı: Susan Sontag ile Acının Kıyısında

Günümüzde Acıya Bakmak, Görmek ve Sessiz Tanıklık Üzerine

Mehmet Ömür

 

Susan Sontag’ın 2004 yılı Başkalarının acısına bakmak kitabı bir baş yapıt olarak kabul edilebilir.

Burada Sontag’ın muhteşem bir sorusuyla karşılaşırız; “Başkalarının acısına bakmak bizi daha mı insan yapar, yoksa daha mı duyarsızlaştırır?”

Bu kitap üzerinden bakma ve görme üzerine biraz düşünelim diyorum.

 

I. Bir Fotoğrafın İçinden Geçmek: Acı ve Bakış Arasındaki Çatışma

Savaşın ve yıkımın izleri, modern insanın gözlerine, ellerine, avuçlarındaki ekranlara kadar ulaşıyor. Ancak o görüntülere gerçekten bakıyor muyuz, yoksa sadece göz gezdiriyor muyuz?

Susan Sontag, Başkalarının Acısına Bakmak eserinde tam da bu soruyu soruyor:

“Başkalarının acısına bakmak, ahlaki bir sorumluluk mu, yoksa geçici bir seyir mi?” (s. 11)

Fotoğraf, donmuş bir an. Bir çocuk, yıkıntılar arasında. Bir annenin sessiz feryadı.

Ama Sontag uyarıyor:

“Hiçbir ‘biz’ yoktur. Herkes kendi acısıyla baş başadır.” (s. 12)

O halde, acıya gerçekten dokunabilir miyiz? Yoksa bakmak, sadece modern dünyanın basit bir refleksi mi?

II. Görüntüyle Karşılaşmak: Tanıklığın İçinde Kaybolmak

Fotoğraf, acıya tanıklık etmenin yolu olabilir. Ama Sontag’a göre, görüntüye tekrar tekrar maruz kalmak, o tanıklığı değersizleştirebilir.

“Şiddet imgeleri çoğaldıkça, şiddete karşı duyarsızlaşırız.” (s. 15)

Bugün sosyal medya akışında bir yandan savaş, bir yandan eğlence… Savaş fotoğrafının hemen ardından bir kedinin gülümseyen videosu.

“Bir süre sonra, başka imgelerle birlikte, her şeyden önce haber sayılacak, başka türlü değil.” (s. 18)

Acı, sadece haberleşir, paylaşılmaz hale gelir.

III. Güzel Olanın Tehlikesi: Acının Estetikleştirilmesi

“Savaşın estetiği mi, gerçek ölüm anı mı? Capa’nın ünlü karesi.”

Bazı savaş fotoğrafları, çarpıcı derecede güzel. Işığın oyunu, kompozisyonun dengesi.

Ama Sontag soruyor:

“Acının görüntüleri bazen öylesine güzel olabilir ki, acının kendisi unutulur.” (s. 49)

Estetik, gerçeği örter.

Robert Capa’nın Düşen Asker fotoğrafı… Acının gerçeği mi, yoksa savaşı çekici kılan bir temsil mi?

Bugün, savaş kareleri sergi salonlarını süslerken, biz acıya mı bakıyoruz, yoksa sadece güzel bir kompozisyona mı?

IV. Bağlamsız Görüntüler: Sessizliğe Mahkûm Acılar

“Bağlamdan koparılmış acı, izleyiciyi nereye götürür?”

Her görüntü, bağlam ister. Ama medya o bağlamı çoğu zaman vermez.

“Bir fotoğraf, onu çevreleyen bağlamlar olmadan, neyi gösterdiğini anlatmaz.” (s. 62)

Gazze’de yıkılmış bir evin önünde ağlayan çocuk.

Kimdir o çocuk? Ne yaşadı? Hangi ev gitti? Hangi aile yok oldu?

Bilmeden, yalnızca izliyoruz.

V. Duyarsızlık Çağında Sontag’ın Yankısı

“Bir yanda savaş, bir yanda eğlence: Dijital çağda acının yalnızlığı.”

Bugün Sontag’ın sesi, TikTok, Instagram, Twitter akışında boğuluyor.

“Gösterilen acılar, çoğaldıkça daha az hissedilir.” (s. 76)

Gözlerimiz görüyor, ama yüreklerimiz susuyor.

İşte tam da burada etik bir medya bakışı gereklidir:

Sadece bakmak değil, görmek, anlamak ve sorumluluk almak.

VI. Sonuç: Görmek, Bir Tanıklık ve Eylem Çağrısıdır

Susan Sontag’ın en önemli sorusu hâlâ önümüzde:

“Başkalarının acısına bakarken, gerçekten ne yapıyoruz?” (s. 89)

Görmek, bakmaktan fazlasıdır. Görmek, taşınması gereken bir yükü, bir sorumluluğu, bir insanlık ödevini omuzlamaktır.

O halde, acıya sadece bakmamalı, onu duymalı, anlamalı, dönüştürmeye çalışmalıyız.

“Görmek, anlamaktır. Ve anlamak, omuzlanacak bir acıyı fark etmektir.”

 

Kaynakça ve Notlar

• Sontag, Susan. Başkalarının Acısına Bakmak, Çev. Osman Akınhay, Agora Kitaplığı, 2004.

• Benjamin, Walter. Teknik Olarak Yeniden Üretilebilirlik Çağında Sanat Yapıtı, Metis Yayınları, 2008.

• Berger, John. Görme Biçimleri, Metis Yayınları, 2016.

• Barthes, Roland. Camera Lucida: Fotoğraf Üzerine Düşünceler, Yapı Kredi Yayınları, 1993.

• Butler, Judith. Frames of War: When Is Life Grievable?, Verso Books, 2009.