Gelecek “Bu” mu?
Ahaus: Geleceğin Şehri mi, İnsanlığın Kaybı mı?
Almanya’nın Münster bölgesinde, Renanya’nın göbeğinde, 40.000 nüfuslu mütevazı bir şehir: Ahaus. Ancak bu sakin şehir, bugün Avrupa’nın en ilginç deneylerinden birine sahne oluyor. Ahaus, dijitalleşmenin uç sınırlarında gezen, insan teması ile makine düzeni arasındaki çizgiyi silikleştiren bir şehir artık.
Akıllı telefonlar burada yalnızca iletişim aracı değil, hayatın anahtarı. Otelinize girmek için, odanızı aydınlatmak için, kahvenizi söylemek için, hatta parkta çocuklarınıza oyuncak almak için bile elinizde bir ekran taşımanız gerekiyor. Kapı yok, resepsiyon yok, lamba düğmesi yok. Sadece QR kodları var; her köşe başında sizi izleyen, her an hayatınızı yönlendiren görünmez anahtarlar.
Ahaus’ta sabah gözlerinizi açtığınızda sizi karşılayan insan değil, sistem. “Smartel” isimli otele adım attığınızda, bavulunuzu kapı önüne bırakır, telefonunuzu çıkarır, kodu tararsınız. Odanız açılır, ışıklar yanar, kalorifer çalışır. Bir robot süpürge koridordan geçerken, size hafifçe yol verir. İnsan sesi? Belki yalnızca kahvaltıda, belki o da yok.
Bu şehirde her şey QR kodları üzerinden işler. Restoran masalarında, park banklarında, bisikletlerde, market raflarında ve hatta çocuk oyun alanlarında bile aynı kodlar: Chayns. Tek bir uygulama, tüm hayat. Sadece kişisel ve banka bilgilerinizi bir kez girin, Ahaus’un tüm dünyası cebinize girsin.
Dijitalleşmenin Kazanımları mı, Kaybolan İnsani Dokunuş mu?
Elbette, bu sistemin kazandırdığı çok şey var: Personel bulamayan restoranlar ayakta kalıyor. Kasaba ekonomisi, şehir dışına kaçmadan dönen dijital çekler ile canlı kalıyor. 800.000 Euro her yıl bu “yerel dijital para” ile şehir içinde harcanıyor. Yeni doğanlar, yarışma kazananlar, çalışanlar bu çeklerle ödüllendiriliyor.
Ancak bu düzenin kaybettirdiklerine de kulak vermek gerek. Margarete, komşu Velen’den gelen bir ziyaretçi, “Satıcıyla sohbet etmeyi özlerim” derken, yalnızca bir alışverişi değil, insan ilişkilerinin sıcaklığını kaybetmekten söz ediyor.
Şehirde bir barda içki içmek bile artık sessiz bir eylem. Barmen sadece önceden çevrim içi sipariş edilen içkiyi tezgaha koyar, müşterinin gözlerine bakmaz, sohbet etmez. Siparişten ödemeye, kimlik kontrolüne kadar her şey Chayns üzerinden yürür. Gece sonunda barmen bankaya nakit götürmez, çünkü nakit kalmamıştır.
Bir Vitrin Şehir: Geleceğin Prototipi
Ahaus, aslında bir model, bir vitrin. Peter Sommer’in deyimiyle, “Yeni teknolojileri denemek için ideal yer.” Çünkü şehir halkı da bu deneyin bir parçası olmayı kabul etmiş. Benedikt Homölle, şehrin pazarlama müdürü, “Biz kod insanlarıyız, başka şehirlerde olmayan şeylere sahibiz” diyor.
Evet, Ahaus’ta geleceğin nüvesi var. Ama bu gelecek herkesin istediği bir gelecek mi? Yoksa insan olmaktan, yüz yüze bakmaktan, sokakta rastlaşmaktan, kasaba kahvesinde laf atmaktan vazgeçtiğimiz, steril, mekanik bir dünya mı?
Bir Barda Hayatın Yeniden Başlaması
Peter Sommer, bize Offsite Bar’ı gösteriyor. Kapalı, sessiz ve karanlık. QR kodunu tarıyor, ve aniden ışıklar yanıyor, tente açılıyor, müzik başlıyor, dev ekranlarda futbol maçları dönüyor. Sanki mekan, dijital bir büyüyle hayata dönüyor. Ama sadece bir tıklama ile. İçeri girmek isteyen bir yabancı, kapının açılmasını beklerken, Sommer sadece sistemin gücünü göstermek için bunu yapıyor. Mekânın insan sesiyle değil, kodla açıldığı bir an.
Pandemi ve Dijital Toplumun Doğuşu
Pandemi döneminde Ahaus halkı test ve aşı randevularını bile Chayns üzerinden aldı. Sistem o kadar yerleşti ki, bugün neredeyse herkesin cebinde bu uygulama var. Ayrıca Ahaus, Hollanda sınırına yakın olduğu için dijital ödemelerin doğal olduğu bir konumda.
Bilim Kurgu mu, Yakın Gelecek mi?
Margarete, gezi sonunda derin bir sessizlikle, “Bu gelecek değil mi?” diyor. Belki de o anda geleceğin korkutucu yakınlığını fark ediyor. Çocuklarını da buraya göndermeyi planlıyor, çünkü biliyor ki, bu dünya onlar için yeni norm olacak.
Ahaus’u ziyaret eden on Hollandalı belediye başkanı da hayranlık ve şaşkınlıkla şehri gezmiş: “Almanya için fena değil!” demişler.
Ama sorulması gereken soru şu:
Dijitalleşme, insanı özgürleştiren mi, yoksa insanı makinenin hizmetkârı haline getiren bir güç mü?
Ahaus, bugün bize bu soruyu en çıplak haliyle soruyor.