Bugüne kadar Olimpiyatlar

Paris Olimpiyatlara olanca gücüyle hazırlanırken bir taraftan da Olimpiyatlarla ilgili kültürel aktivitelerin arttığını görüyoruz. 28 Nisan’da yani olimpiyatların başlamasından aşağı yukarı üç ay önce modern Olimpiyatların tarihi üzerine çok önemli bir sergi açılıyor.

Önce olimpizm kavramıondan bahsedelim. Olimpizm;  spor olayının temel özelliklerinden hareketle ortaya konmuş bir dünya görüşü ve yaşam anlayışıdır. Olimpizm, dostluk, kardeşlik, mükemmellik, daha iyiye ve güzele ulaşmak için uğraşır. Dil, din, ırk, politik görüş ve benzeri konbularla uğraşmaz. Ve bu tür farklılıkları ortadan kaldırmaya çalışır.

Paris’te açılacak serginin teması da Atinadaki ilk modern Olimpiyat Oyunlarından bu güne olimpizmin 136 yıllık tarihini gözler önüne sermektir. Sergi Macron’un himayesinde açılmaktadır.

2024’te Paris, Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları’na ev sahipliği yapacak.  Yüz yıl kadar önce bir kez daha yapmıştı. Olimpiyatlarla paralel olarak düzenlenen sergi Porte Dorée adlı sarayda yapılacak. Dünyayı şekillendiren krizleri, mücadeleleri, başarıları ve çatışmaları gözler önüne serecek. 26 Nisan’da açılacak olan ‘Olimpizm: Dünya’nın Tarihi’ sergisi, modern Olimpiyatların doğuşundan başlayarak 130 yılı aşkın süredir yaşanan jeopolitik, sosyal, politik ve kültürel değişimleri irdeleyecek.  Olimpiyat şampiyonlarının hikayelerini anlatacak. Sergi,  33 modern Olimpiyat’tan, 1896 Atina’da yapılan ilk Olimpiyattan 2024 Paris’teki Olimpiyat oyunlarına kadar uzun bir yolculuğa çıkaracak.  Hatta hiç gerçekleşmeyen oyunları bile (1916, 1940, 1944) içeriyor. Sergide yaklaşık 600 sanat eseri, belge, arşiv filmi, nesne, basın makaleleri ve fotoğraflar yer alacak:

Bu bakış açısıyla küresel bir tarih, büyük uluslararası çatışmalar ve dönemleri  belirleyen savaşlarla eşitlik mücadeleleri, her türlü ırkçılık ve ayrımcılığa karşı mücadele da işleniyor.

Olimpiyatlar dünya ulus ve halklarına, cinsiyet eşitliğine, kadın haklarına , sivil haklarına platform oluşturdu.  Apartheid sona erme mücadelesinde rol oynadı. Son zamalarda da çevresel sorunlara yaklaşımı oluyor.

MODERN OLİMPİK HAREKETİN DOĞUŞUNDAN BU YILKİ OYUNLARA KADAR BİR YOLCULUK SERGİSİ; Bu sergi kronolojik olarak düzenlenmiş olup, 1896’dan günümüze kadar olan dönemi  altıya ayırmış. Her bölüm, belirli bir döneme ve o dönemin sorunlarına bakış açısı sunuyor. Şöyle sıralayabiliriz; modern Olimpiyatların doğuşu (1895-1916),  milliyetçi  çağ (1916-1944), Soğuk Savaş ve sömürgecilik sonrası dönem (1944-1968), çok kutuplu bir dünyanın başlangıcı (1968-1988) ve yeni bir Olimpiyat yüzyılının şafağı (1988-2008) ve günümüzdeki son bölüm (2008-2024).

Yeni sporların dahil edilmesi, cinsiyete yönelik  tutumlar, sporcuların zihinsel sağlığı, çevresel sorumluluk, Oyunların maliyeti ve buna bağlı politik ve demokratik sonuçlar yeri ve geleceğine ışık tutuyor.

OLİMPİYAT OYUNLARI GEOPOLİTİK BİR ARENA !  Her yeni Olimpiyat, kendi jeopolitik bağlamı, çatışmaları ve kardeşlik duygularıla birlikte  gelir. Dünyanın en yüksek profilli uluslararası spor etkinliği olarak bilinir. Olimpiyatlar, her türlü siyasi görüş  tarafından dünya sahnesinde politik gündemleri geliştirmek için kullanılmıştır. Örnekler arasında Nazi Almanya’sının 1936 Berlin Olimpiyatları’nı totaliter rejimlerini ve ırkçı, anti-Semitik ideolojilerini sergilemek için bir vitrin yapma çabaları; 1976 Montreal Olimpiyatları’nın, Güney Afrika’daki apartheid’e karşı protesto amacıyla Afrika ülkeleri tarafından boykot edilmesi; ve 2008 Pekin Olimpiyatları’nda Çin’in ekonomik gücünün  gösterisinden bahsedilebilir.

OLİMPİYAT KÖYÜ, DEĞİŞEN SOSYAL KÜLTRÜLERİN BİR MİKROKOZMOSU! Her Olimpiyat, kendi toplumsal alt metinleriyle gelir. Jeopolitik gerilimlerin ötesinde, Olimpiyatlar toplumsal değişikliklere  ayna tutmuştur.   Ziyaretçiler, temel özgürlükler için çeşitli mücadelelerin tarihini de düşünmek zorunda kalırlar. Demokrasi, ırksal ayrımcılık, cinsiyet eşitliği, kapsayıcılık ve çevresel sorumluluk  gündeme gelir. Sergide sömürge  ülkelerinden gelen atletlerin başarılarından,   göçmen atletlerin başarılarına kadar “azınlıklarla” ilgil tarihi bilgilere de odaklanmaktadır

HER TÜRLÜ MÜCADELE İÇİN BİR PLATFORM! Bu sergi atletlerin eşit olarak yarıştığı bir arenada Olimpiyatların tarihini bize sunmayı amaçlamış. “Olimpiyatlar’ ırkçılığın yaygın olduğu zor zamanlarda, ayrımcılık kurbanlarının kendilerini ifade ettikleri ve seslerini duyurdukları  nadir ve oldukça önemli bir alandı. “En iyinin kazanması” sloganı Olimpiyatlarda hep geçerli oldu.

Altmış yıldan fazla bir süre dışlanmanın ardından engelli atletler de içerir. Engelliler ilk kez 1960 Roma’da Paralimpik Oyunları’nda yarışabildi.  Olimpik hareket o zamandan beri engelli sporcular için güçlü bir sosyal sembol haline gelmiştir. Sergi, Olimpiyat Oyunlarında kadınların değişen statüsüne dikkati çekiyor. Olimpiyat ounlarının kurucusu baron Pierre de Coubertin’in  kadın düşmanlığından, 2024 Paris’te tanımlanacak olan en son yeni anlayışa kadar, 1920’lerin büyük feminist mücadeleleri ve 1950-70’lerde sporda çeşitliliği ve kapsayıcılığı artırma çabaları gözler önüne seriliyor.

TARİH YAZAN SPORCULAR: Her Olimpiyatın belirleyici figürleri vardır. Bu sergide unutulmaz anlar, olağanüstü arşiv görüntüleri ve inanılmaz hikayeler sergileniyor. Bunlar arasında, 1936 Berlin Olimpiyatları’nda dört altın madalya kazanan ve Nazilerin ırksal üstünlük fikirlerini alaya alan Jesse Owens öne çıkar. Ve tabii ki Tommie Smith, John Carlos ve Peter Norman, 1968 Meksika Şehri’nde 200 metre sprint için madalya alırken ABD’deki ayrımcılığa karşı durmak için siyah eldiven takıp yumruklarını kaldıranlar unutulamaz. Veya 1976’da Doğu Bloku’nun spor başarısının bir sembolü olarak Nadia Comăneci’nin zaferi? Ya da 2000 Sidney Oyunları’nda Cathy Freeman’ın, Avustralya Yerlilerinin haklarını tanımasına katkısı? 1992 Barselona’da Derartu Tulu ve Elana Meyer’in stadyumda birlikte tur atması, kardeşliğin kalıcı bir sembolü olarak görülmemeli mi? Fransa için, ülkenin en büyük spor efsanelerinden biri, 1928 Amsterdam’da Fransız takımına maraton kazandıran ve böylece Kuzey Afrika’dan bir “göçmen” olarak altın madalya kazanan ilk kişi olarak adını tarihe yazdıran Ahmed Boughéra El Ouafi’i unutulabilir mi. Buna benzer birçok bireysel spor başarılarının ötesinde, 1896’dan bu yana Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları’nda yarışan 200.000’den fazla atletin altın harflarle yazıldığı büyük kolektif tarihin göz ardı edilmesi mümkün değildir.

OLİMPİYATLARIN GELECEĞİ NASIL GÖRÜNÜYOR? Son ama  önemli bölümde, sergi Paris’teki Olimpiyatlardan sonra ne olacak onu sorguluyor. Gelecekte Olimpiyatları nasıl daha demokratik  yapyapılabilir?  Çevreye daha saygılı olabilir mi? 2012 Londra Olimpiyatları,  ekolojik zorluklara karşı yüzleşme yükümlülüğümüzü hatırlattı ve ilk kez çevresel sorumluluğu gündeme getirdi. Sergi  Olimpiyatların israf ve aşırılıkla eşanlamlı hale geldiği durumları da saptamış. Bunlar arasında mali istikrarsızlık dönemlerinde, 2004 Yaz Olimpiyatları Atina ve 2014 Kış Olimpiyatları Soçi dikkati çekiyor. Ayrıca, 1968 Meksika Şehri’nden 2008 Pekin’e kadar demokratik olmayan rejimler tarafından Olimpiyat Oyunları’nın politikleştirilme  tarihi de ele alınıyor. Olimpiyatlar stadyumların sadece bir spor arenasından fazlası olduğunu bize hatırlatıyor.  Bu sergide çeşitli tkinlikler ve atölyeler de var.  Yeni sporlar,  yeni ve daha çevre dostu altyapılar gündeme getiriliyor.  Nisan’dan Eylül’e kadar müzede, çeşitli etkinlikler; performanslar, gösteriler, tartışmalar, konferanslar var.   11 Haziran 2024 Salı günü yüksek katılımlı ve otorite isimlerin katıldığı uluslararası bir kolokyum yapılacak. Programın tam ayrıntıları için palais-portedoree.fr adresini ziyaret edebilirsiniz. Serginin küratörleri şunlar; Nicolas Bancel, tarihçi (Lozan); Pascal Blanchard, tarihçi (Paris); Yvan Gastaut, tarihçi (Nice); Sébastien Gökalp, küratör, müze müdürü (Grenoble); Elisabeth Jolys-Shimells,  küratör, Ulusal Göç Tarihi Müzesi koleksiyonlar başkanı (Paris); Sandrine Lemaire, tarihçi (Reims); Stéphane Mourlane, tarihçi (Aix-en-Provence). Sergi, ACHAC araştırma grubu ile ortak düzenlenmiş (‘Tarih, Spor ve Vatandaşlık’ programı kapsamında). Bu sergi, Banque Populaire’nin Casden fonu tarafından desteklenmektedir. Sergi kataloğu Éditions de La Martinière tarafından yayınlanmıştır, 576 sayfa, 1100 resim,  Fiyatı 65 Euro’dur. 10 yaş ve üzeri genç okuyucular için: ‘Olimpizm, 30 tarihte bir hikaye’ adlı bir kitap da çıkacaktır.

PALAIS DE LA PORTE DORÉE

Palais de la Porte Dorée, tarihi bir anıt içinde bulunan ve hem Ulusal Göç Tarihi Müzesi’ni hem de Tropikal Akvaryumu içeren kamu mülkiyetinde, çok disiplinli  kültürel bir kurumdur.

Adres; 293, avenue Daumesnil – 75012

8 numaralı Metro veya Otobüs 46 ile ulaşılabilir

.