Duyularla Dolu Bir Yaşam Üzerine Deneme
Çoğunluk Bizde: Duyularla Dolu Bir Yaşam Üzerine Deneme
Yazan: Dr. Mehmet Ömür
Giriş: Duyular ve Demokrasi
Dünyayı duyularımızla tanırız. Her biri birer algı kapısıdır; görme, işitme, tat alma, koku duyusu ve dokunma… Ancak bu beşli sistemin içinde bazıları daha baskın, bazıları ise geri planda kalmış görünür.
KBB hekimi olarak söyleyebilirim ki; üçü —yani işitme, tat ve koku— doğrudan ilgi alanımıza giriyor.
Demek ki beş duyu içinde çoğunluk bizde!
Fizyolojik Bir Dans: Duyuların Evrimi ve Anlamı
İlk insan için duyu organları hayatta kalmanın anahtarıydı:
-
Kulak yaklaşan yırtıcıyı fark etti,
-
Burun zehri ayırt etti,
-
Dil tehlikeyi tükürdü.
Bugünse aynı organlar bizi sanata, estetiğe ve yaşam zevkine ulaştırıyor.
Kulak artık düşman değil, Chopin dinliyor.
Burun duman değil, amber notası arıyor.
Dil survival değil, fine dining peşinde.
Sonbahar: Beş Duyuyla Deneyimlenecek Bir Mevsim
Eylül ve Ekim… Doğanın sesini, kokusunu ve rengini en çok hissettiren zamanlar.
Yapılabilecekler:
-
Bir sofraya kurulun.
-
Bir yanağa öpücük kondurun.
-
Yağmura yakalanın.
-
Gökyüzünü izleyin.
-
Kendinize zaman ayırın.
Binlerce yıldızlı bir gökyüzünün altında kurulan düş, beş yıldızlı otellerden daha değerlidir.
Kitap Önerileri
-
Koku: Bir Katilin Hikâyesi – Patrick Süskind
-
Zamanın Kısa Tarihi – Stephen Hawking
-
Görmenin Tarihi – John Berger
-
Tat ve Hafıza – Nicola Perullo
-
Duyuların Felsefesi – Michel Serres
Film Önerileri
-
Her – Spike Jonze
-
Amélie – Jean-Pierre Jeunet
-
Babette’s Feast – Gabriel Axel
-
The Fall – Tarsem Singh
-
Perfume: The Story of a Murderer – Tom Tykwer
Son Söz: Beş Duyu ve İçsel Yolculuk
Duyular yalnızca dış dünyayı algılamanın değil, iç dünyamıza ulaşmanın da yollarıdır.
Onlarla düş kurarız, anı yaşarız, geleceği koklar, geçmişi duyarız.
Ve tüm bu süreç, insan olmanın özüdür.
“Mutluluğun cennet, mutsuzluğun cehennem olduğunu unutmayalım.”
— Dr. Mehmet Ömür