Şampanya Dünyasındaki yarış bitmez…

Biraz önce J&N şampanyasının damağımda yarattığı lezzet patlamasının etkisiyle yazdığım ¨Şampanyanın neden şatosu yok¨ yazısının verdiği gazla hemen ardından bir de Şampanya bölgesinin önemli markaları arasında geçen çekişmeli yarışın hikayesini anlatayım. Fransız Şarapları Dergisinden (La RVF) derlediğim  bu yazı için de dergiye teşekkürlerimi ileteyim. Şampanya dünyası, köklü markaların etkisiyle şekillenmiş ve zaman içinde uluslararası bir referans noktası haline gelmiştir. Veuve Clicquot, Taittinger, Ruinart, Bollinger ve Philipponnat gibi büyük isimler, 16. yüzyıldan itibaren öngörüsü yüksek tüccarlar tarafından yaratılmış ve günümüzde şampanya kültürünün vazgeçilmez parçaları olmuştur. 2023 yılı itibarıyla Champagne bölgesinde 34.200 hektar bağ bulunmakta ve 299 milyon şişe şampanya ihraç edilmektedir. Bu üretimin yaklaşık %80’i büyük şampanya evleri ve kooperatifler tarafından gerçekleştirilmektedir.

Bir şampanya markası genellikle kendi bağlarına sahip olsa da, üretiminin büyük bir kısmı dışarıdan üzüm, şıra veya şampanya satın alarak yapılır. Bu tür evler, etiketlerinde “négociant-manipulant (NM)” ifadesini taşırken, kooperatif mahzenleri “coopérateur-manipulant (CM)” olarak adlandırılır. En bilinen kooperatif şampanya markaları arasında Nicolas Feuillatte, Palmer & Co ve Saint-Gall bulunmaktadır.

Şampanya markalarının değerlendirilmesi uzun soluklu bir çalışmayı gerektirir. On yıldır yapılan kör tadımlar, açık etiketli değerlendirmeler ve  yukarıda bahsettiğim La Revue du Vin de France’ın (RVF) (bağlantısını da şuraya koyayım https://www.larvf.com/) yıllık şarap rehberleriyle oluşturulan analizler, Eylül 2024’te gerçekleştirilen tadım çalışmasıyla güçlendirilmiş. Bence çok değerli bir tablo ortaya çıkmış. Yazımın sonunda da bu tabloyu sizinle paylaşıyorum. Değerlendirmede en önemli kriterler arasında, şampanya evinin yıllar boyunca sergilediği tutarlılık, ürün gamının homojenliği ve her yılın karakterini yansıtma yeteneği yer almaktadır.

Özellikle brut non-millésimé kategorisinde yapılan değerlendirmelerde, her şampanya evinin kendine özgü tarzı ortaya çıkmaktadır. Bollinger’in şarap dolgunluğu, Louis Roederer’in keskin köpük yapısı, Philipponnat’ın dinamik dokusu ve Drappier’in canlı aromaları, bu şampanyaların ne denli özgün ve karakteristik olduğunu göstermektedir. Son yıllarda, daha olgun ve dengeli şampanyalara doğru bir eğilim gözlemlenmektedir. Üzümlerin daha iyi olgunlaşması ve bağ ile mahzende uygulanan teknik yenilikler, bu değişimin arkasındaki başlıca etkenlerdir. J&N Şampanyanın olağanüstü özelliklerini bir önceki yazıda paylaştım.

Ancak şampanya fiyatlarındaki sürekli artış, bu içkinin erişilebilirliğini azaltmaktadır. Son on yılda, Ruinart’ın brüt şampanyasının fiyatı 40 avrodan 60 avroya yükselmiştir. Günümüzde büyük markaların brut şampanyalarının çoğu 40 avrodan başlarken, prestijli cuvée’ler 100, 200 hatta 300 avroya kadar çıkmaktadır. Bu fiyat artışının temel sebepleri arasında, üzüm fiyatlarının kilogram başına 6 avrodan 10 avroya kadar yükselmesi ve büyük evlerin şampanyayı lüks bir ürün olarak konumlandırma stratejisi bulunmaktadır. Ancak bu durum, Bordeaux şaraplarının 2000’li yıllarda yaşadığı gibi, klasik şampanya tüketicisinin bu şampanya tüketiminden uzaklaşması anlamına da gelebilir. Tanrı üreticiyi böylesi belalardan korusun.

Şampanya dünyasında son yıllarda birçok harika hasat yılı var. 2012, 2013, 2014, 2016, 2018 ve yakında piyasaya sürülecek 2019 yılı, büyük şampanya evleri tarafından millésimé olarak değerlendirilmiştir. Bu kısa aralıkta bu kadar büyük şampanyaların ortaya çıkması geçtiğimiz yüzyıllara baktığımızda olağan üstü bir durum gibi duruyor. Burada iklim koşullarının değişmesinin önemli yeri olabileceği görüşü yaygınlık kazanmış durumda. Ancak 2011 ve 2015 yılları biraz şüpheler gibi durmaktadır. 2011 yılının şarapları genellikle topraksı tatlar içerirken, 2015 ürünleri bitkisel notalar ve acılık göstermektedir. Buna rağmen, bu yıllara ait şampanyaların piyasada yine yüksek fiyatlarla satılmakta olması da pazarlama harikası olarak görülebilir.

Prestijli cuvée’ler (Bakınız yazının sonundaki NOT*) ise her zaman şampanya dünyasının en üst seviyesini temsil etmektedir. Bu şampanyalar, en iyi bağlardan gelen üzümlerle üretilir ve bazen on yıldan fazla mahzende olgunlaştırılır. Bu kategori, büyük şampanya evlerinin en yüksek kaliteyi sunmak için oluşturduğu özel üretimlere ev sahipliği yapar. Çoğu, yirmi yıl ve daha fazla yıllandırılabilecek kapasitededir. Bazı büyük şampanya evleri, mahzenlerinden yüz yıllık şampanyalar bile çıkarabilmektedir.

Şampanya dünyasındaki büyük markalar, rekabet içinde konumlarını koruma çabası içerisindedir. Charles Heidsieck, Billecart-Salmon ve Ruinart gibi markalar yüksek kalitesini sürdürmeye devam etmektedir. Öte yandan, Philipponnat gibi markalar, 2013’te 13. sıradayken bugün ilk 5’e girerek büyük bir çıkış yakalamıştır. Leclerc-Briant, 2012’de yeni sahipleri tarafından devralındıktan sonra önemli bir yükseliş göstermiş ve 16. sıraya yerleşmiştir. Bunun yanı sıra, yalnızca roze şampanya üreten ve Brad Pitt’in Perrin ailesi ve Rodolphe Péters ile iş birliği sonucu doğan Fleur de Miraval markası, kısa sürede 15. sıraya yükselerek dikkat çekici bir başarı elde etmiştir. Bakalım J&N marka şampanya bu listeye ne zaman girecek. Şampanya uzun süre bekletilecek bir içecek olmadığından ben onları kısa sürede tüketmeyi planlıyorum.

Sıralamada dikkat çeken bir başka değişim ise, 2013’te birinci sırada yer alan Louis Roederer’in liderliği Krug’a kaptırmasıdır. Krug’un 120 rezerv şarabının mükemmel uyumuyla oluşturduğu harmanlar, markayı zirveye taşımıştır. Cristal 2016, 99/100 gibi neredeyse kusursuz bir puan almasına rağmen, Krug’un içinde barındırdığı mükemmel uyumu ve dengesi onu birinci sıraya yerleştirmiştir.

Şampanya dünyası, hem kalite hem de fiyat açısından büyük bir dönüşüm yaşamaktadır. Geleneksel markalar kendilerini korurken, yeni oyuncular pazara girerek rekabeti artırmaktadır. Şampanyanın erişilebilirliği giderek azalırken, bu içkinin lüks algısını güçlendirmek için stratejik hamleler yapılmaktadır. Ancak fiyatların sürekli yükselmesi, şampanya severlerin bu içkiden uzaklaşmasına neden olabilir. Bu konuya bütün üreticilerin dikkat etmesi gerektiğini düşünüyorum. Önümüzdeki yıllarda, bu gelişmelerin, dünyanın ekonomik ve sosyopolitik gidişatının şampanya kültürünü nasıl şekillendireceği merakla beklenmelidir.

Şampanya Dünyasındaki yarış bitmez!

Size 10 yıl ara ile yapılmış sıralamanın tablosunu buraya koyuyorum.

Not* 

Cuvée, şarapçılık dünyasında sıkça duyulan ancak anlamı bağlama göre değişebilen bir terimdir. En genel anlamıyla, belirli bir şarap çeşnisi veya özel bir harmanı ifade eder. Fransız kökenli bu kelime, özellikle köpüklü şarap üretiminde büyük bir önemi vardır.

Bir şarap üreticisi, en kaliteli üzümlerden elde ettiği şaraba ayırt edici bir kimlik kazandırmak için “Cuvée Prestige” ya da “Grande Cuvée” gibi adlar verir. Burada cuvée, üreticinin en seçkin harmanını, özenle belirlediği üzüm oranlarını ve belirli bir üretim yöntemini ifade eder. Şampanya dünyasında ise bu terim çok daha teknik bir anlam taşır. Şampanya üretiminde üzümler preslendiğinde elde edilen ilk şıra, yani en saf ve asidik denge açısından en değerli kısım “cuvée” olarak adlandırılır. Bu nedenle, prestijli şampanyalar genellikle bu ilk presleme şırasından üretilir.

Bordeaux ve Burgonya gibi bölgelerde cuvée, farklı yıllara veya bağlara ait şarapların ustaca harmanlanmasıyla oluşturulan özel bir karışımdır. Özellikle köpüklü şarap üretiminde, farklı yıllara ait  şarapların bir araya getirilerek dengeli ve tutarlı bir tat profili oluşturulması oldukça yaygındır. Bu yöntem, her yıl aynı kaliteyi ve karakteri korumak isteyen büyük üreticiler tarafından  tercih edilmektedir.

Cuvée terimi bazen sofra şarapları veya hatta bira ve konyak gibi diğer alkollü içkiler için de kullanılır. Ancak bu durumda genellikle üreticinin kendine özgü bir harmanı ya da sınırlı üretimde sunduğu özel bir seçki anlamına gelir. Dolayısıyla cuvée, genelde yüksek kaliteyi ve belirli bir ustalığı ima eden bir terimdir. Fransa’nın yanı sıra İtalya, İspanya ve hatta Yeni Dünya şarapçılığında da kullanılan bu kelime, şarap severler için bir şişenin içeriğine dair önemli ipuçları verir şarabın veya şampanyanın üst kalitede olduğunu gösterir.

 

 

4o