Politik mesele mi? Olimpik mesele mi?

Politik veya Olimpik Meseleler

PALAIS DE LA PORTE DOREE müzesinde sergi var.

26.04 – 08.09.2024 tarihlkeri arasında.

26 Nisan’dan 8 Eylül’e kadar Palais de la Porte Dorée’de “Olimpizm: Dünya Tarihinden Bir Kesit” isimli sergi düzenlenmektedir. Bu sergi, kültürel olimpiyat etiketi alarak, jeopolitik, sosyal, göçmen sorunları ve çevresel konular üzerinden 130 yıl süren olimpiyatları ele almaktadır.

Şu anda silahların çınladığı, sıcaklıkların yükseldiği, eşitsizliklerin arttığı bir zamanda olimpizm neredeyse sarsılmış, hatta anlamsız gibi görünmektedir. Ancak, Olimpik ve Paralimpik Oyunlar, bir çağı, ilerlemeleri ve gerilemeleri, mücadeleleri ve zaferleri, sevinçleri ve acıları değerlendirmek için harika bir yöntemdir. Spor, dikkat çeker ve bu sadece Olimpiyat Oyunları için geçerli değildir. Bakın Fenertbahçe Galatasaray derbisinde Türkiyenin haline anlarsınız. Dünya Kupası futbolu  neredeyse bir olimpiyat kadar etkili olan diğer etkinliklerde ve spor dünyasının dışındaki olaylarla birebir  paralellikler gösyterir.

 

1978 Dünya Kupası’nı hatırlayın, Arjantin askeri cuntasının kontrolünde yapılmıştır.  2022’deki Katar’da işçiler ve çevre için ölümcül koşullar söz konusuyken yapılmıştır. 1995 Rugby Dünya Kupası’nda Güney Afrika’nın zaferi gözlerimizin önündedir. Sanki gökkuşağında bir ulusunun mitik doğuşu söz konusudur.

Ancak, günümüzde Olimpiyat Oyunları’nı ayrı kılan şey, spor çeşitliliğidir. Katılan ülkelerin çoğulculuğu ve aynı anda kadın ve erkek yarışmalarının da düzenlenmesidir. Artık ev sahibi ülkenin seçimi değil kanlı olaylar daha  önemli hale gelmiştir. Böylece 130 yıl boyunca önemli olaylar yaşandı başlığı altında  ‘Olimpizm: Dünya Tarihinden Bir Hikaye’ sergisi çok başarılı. Bu sergide herkes kendisi  için bir şey bulabiliyor. Nasıl mı? Altı büyük döneme ayrılmış kronolojik bir yolculukla, iptal edilenler de dahil tüm olimpiyatlar mercek altına alınıyor. Hiçbir tabuyu es geçmeyen bir sergi bu. Çok büyük bir  şeffaflık söz konusu  ve eğitici olan bir sergi.

Öncelikle, 1896 Atina Oyunları’nda kadınların olmadığı ve yalnızca 14 ulustan (11’i Avrupa, 2’si Amerika ve 1’i Okyanusya’dan) sporcuların katıldığı dönemden, 2024 Paris’te 206 ulus ve cinsiyet eşitliği sağlanacak şekilde evrildiğimizi hatırlatan rakamlar var. Tarih ve spor tutkunları, Carl Lewis’in ayakkabılarını, Coubertin’in bir el yazmasını,  600 nesne, fotoğraf, film ve çeşitli belgeler arasında yer alan koleksiyoner afişlerini görmek mümkün.

Olimpiyat tarihini şekillendiren sporcuları anmadan geçmek olmazdı. Her olimpiyat için, başarıları veya varlıklarıyla akıllarda yer edinen bir veya bir kaç atlet öne çıkarılıyor. Böylece, 1908 Londra Oyunları’nda Amerika Birleşik Devletleri’ni uluslararası arenada temsil eden ilk siyahi sporcu olan John Taylor’ı ve 1960 Roma maratonunu çıplak ayakla kazanan, ancak özellikle Benito Mussolini’nin Etiyopya’ya savaş ilan ettiği yerde finiş çizgisini geçen Etiyopyalı Abebe Bikila’yı keşfediyoruz… Sanki koloniyal dünyaya karşı bir intikam alınıyor. Elbette, Jesse Owens, Alain Mimoun, Nadia Comăneci veya Usain Bolt gibi daha tanınmış figürler de öne çıkarılıyor.

Tüm bu atletler, gözlerimizin önünde akıp giden çeşitli tarihi olaylar arasında köprüler kurarak farklı olimpiyatları bağlamsallaştırıyor. Bu küçük olimpiyat hikayeleri arasında, sosyal mücadeleler, jeopolitik çatışmaların gölgesindeki spor karşılaşmaları, terör saldırıları, boykotlar ve inşası ve bakımı pahalıya mal olan olimpiyat şehirlerinin yaşadıkları da yer alıyor.

Son olarak, 1931 Uluslararası Koloniyal Sergisi dolayısıyla inşa edilen Palais de la Porte Dorée’de böyle bir sergi düzenlemek başlı başına bir sembol. Göçmenlik üzerine farklı bir bakış açısı sunmanın ötesinde başka ülkeler adına madalya kazanan ve bu ülkelerin, özellikle de Fransa’nın parlamasını sağlayan büyük göçmen figürlerini hatırlamanın bir yolunu bulmuş olarak bu sergi karşımızda duruyor..

Sergi, yarının Olimpiyat Oyunları neler olacak? sorusuyla sona eriyor. Çevresel, sağlık, diplomatik zorluklar ve sürekli ‘daha fazlasını’ isteme ihtiyacı göz önünde bulundurulduğunda pek çok fikir var ve bir çoğu karamsarlar. Ama bir şey kesin, olimpiyat her zaman dünya tarihini, iyi ve kötü yanlarıyla yansıtacaktır.

Böylece bu yazıyı bitirmek istemiyorum. Bu bağlamda paris Darphane müzesinde de Olimpiyat madaylaraı ile ilgili bir sergi var başlamışken onu da yazayım. Plimpiyatlarda verilen ilk madalyonlar paris darphanesinde basılmış.

Konuya şöyle girelim; Pariste  bu Olimpiyatlar ilk kez düzenlenmiyor. Yüz yıl önce de düzenlendi. Daphane müzesi bunu fırsat bilmiş. “Altın, Gümüş, Bronz: Olimpiyat Madalyasının Hikayesi” sergisi, madalyayı, aynı zamanda onula bağlamlandıran nesneler, resimler ve arşivler aracılığıyla anlatılıyor. zafer ve ödül anını, Sergi antik Çağ’dan günümüze kadar olan süreci gösteriyor.

Madalyalar, o zamanlar Olimpiyatların, sporun, sanatların ve dünya tarihinin tanıklarıdır.

Sporun kendisi nadiren olimpiyat madalyalarında temsil edilir, bunun yerine  alegori ve semboller öne çıkar. Konuyu biraz açalım. daphaneden para yerine ödünç aldığım bazı  biligileri, malumat-ı furuş demeyin lütfen sizinle paylaşayım.

Podyum Ne Zaman Ortaya Çıktı?

Podyum, 1932 yılında  Kış ve Yaz Oyunları’nda (Lake Placid ve Los Angeles) ortaya çıktı; kazanan en yüksek basamağa, ikinci sağında ve üçüncü solunda olacak şekilde çıktı. O zamandan beri podyum, Olimpiyat ritüelinin ayrılmaz bir parçası haline geldi.

1968 Grenoble Kış Oyunları Madalyasını Bir Grafik Tasarımcısının Yarattığını Biliyor muydunuz?

Fransız grafik tasarımcı ve sanatçı Roger Excoffon tarafından yaratıldı.  Oyunlar ve hızı temsil eden çizgilerle, sanatçı, dönemin popüler “Op Sanatı” hareketiyle uyumlu modern bir görünüm el de etti ve madalyanın üzerine yerleşitrdi. Roger Excoffon’un tasarımının Paris Darphanesi tarafından metale aktarılması eleştirmenler tarafından oy birliğiyle ve övgüyle karşılandı.

Madalyalar Sadece Metal Değil mi?

1992 Albertville Kış Oyunları sırasında, madalyalar için Organizasyon Komitesi tarafından Lalique şirketine başvuruldu. Oyunlar tarihinde ilk kez, kazanan madalyası sadece metalden yapılmadı, kristalden  tasarlanacaktır. Bu madalyalar, kurucusunun torunu Marie-Claude Lalique (1935-2003) tarafından tasarlanmış ve Alsace, Wingen-sur-Moder’deki Lalique atölyelerinde üretilmiştir. Madalyalar, kış oyunlarının yapıldığı kar ve buz ortamını çağrıştırmaktadır.

“Trionfo” Madalya Modeli En Son Ne Zaman Kullanıldı?

1997’de Atina’nın XXVII Olimpiyat Oyunları’na ev sahipliği yaparak, Yunanistan antik Olimpiyat Oyunları’nın beşiği olduğunu dünyaya hatırlatma fırsatı buldu. Ülke, aynı zamanda 1896’da modern çağın ilk Oyunları’na da ev sahipliği yapmıştı ve bu çifte miras, kazananların madalyalarında daha çok belirginleşti. Bu, Atina 2004 Oyunları’ndaki madalyalarda gerçekleşir ve Niké (Zafer Tanrıçası) tasviri, Yunan sanatçı Elena Votsi (d. 1964) tarafından metale aktarıldı. Bu motif, 2024 Paris Oyunları madalyalarının ön yüzünde de mevcuttur.

2024 Madalyalarının Gerçek Yıldızı Demir mi?

1900’de Paris’te düzenlenen II Olimpiyat Oyunları’ndan bu yana, altın, gümüş ve bronz ile  ilk üç sıradaki atletler ödüllendirlir. 2024 XXXIII üncü Olimpiyat Oyunları’nda da aynı şekilde devam eder. Ancak, bir başka metal, Paris 2024 Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları madalyalarına eklenmiştir: Demir! 1889’da inşa edilen ve restorasyonu sırasında sökülen Eiffel Kulesi’nin orijinal parçalarından elde edilen “puddle” demir, madalyaların arka yüzünde altıgen şeklinde yer alıyor. Ödülü kazanırsanız göredeksiniz. Ödülü kazanmasanız da da göreceksiniz ama sanal olarak. Zafer kazanan atlet olimpiyat olsun paralimpik olsun, bir parça Fransız Eyfel kulaesinden kalan demirden mirası olarak yanında götürme şansını veriyor. Ne muhteşem bir duygu. Düşünsenize evinizin duvarında eyfel kulesinin bir parçası var.

 

DISK ATMA SPORUNUN UZUN ZAMAN YUNANİSTAN’IN SPOR İDEALİNİ TEMSİL ETTİĞİNİ BİLİYOR MUYDUNUZ?

Diskobol heykeli, disk atma sporunu temsil eder ve M.Ö. 5. yüzyılda (M.Ö. 450-50) Atinalı heykeltıraş Myron’a atfedilir. Bu figür sanki  Yunanistan’ın Olimpiyatlarla ilgili aklımızdaki imgesidir. Hareketin mükemmelliği, kendini aşma durumu söz konusudur.  19. yüzyıl, madalyanın altın çağlıdır diye buraya eklemeden edemeyeceğim.

Fransız sporunu desteklemekiçin 1940 Paris Darphanesi harekete geçer.

TARİHTEKİ İLK OLİMPİYAT MADALYASININ PARİS DARPHANESİ TARAFINDAN YAPILDIĞINI BİLİYOR MUYDUNUZ?

Antik Olimpiyat Oyunları’nda hiç madalya dağıtılmamıştır.

Oyunların yeniden canlanmasıyla, birinci ve ikinci olanlara gümüş ve bronz madalya verilmeye başlanmıştır. Tarihdeki ilk Olimpiyat madalyası, Fransız Jules-Clément Chaplain (1839-1909) tarafından tasarlanmış ve 1896 Atina Oyunları için Paris Darphanesi’nde basılmıştır!

BİR OLİMPİYATTA BEŞ ALTIN MADALYA KAZANAN ATLET KİMDİR?

Fin koşucusu Paavo Nurmi (1897-1973), 1924 Paris Oyunları’nda üst üste beş olimpiyat madalyasıı kazanmıştır (üç bireysel ve iki takım). Spor basını ona “Uçan Finlandıyalı”, “Koşu Makinesi” ve “Kronometreli Adam” lakaplarını takmıştır.

Hala kendi ülkesinde bir kahraman olarak anılmaktadır. Paris’te basılan Nurmi’nin madalyaları madalyalar arasında efsane yerini korumaktadır.

TARİHTEKİ İLK KIŞ OLİMPİYAT OYUNLARINI DÜZENLEYEN ÜLKE HANGİSİDİR?

Fransa 1924’te Chamonix’de gerçekleşen ilk Kış Oyunları’nı düzenlemiştir. 25 Ocak – 5 Şubat tarihleri arasında yapılan bu olimpiyatlar, başlangıçta “Kış Sporları Haftası” olarak adlandırılmış, 1925’te geriye dönük olarak İlk Kış Olimpiyatları olarak yeniden adlandırılmıştır. Raoul Bénard (1881-1961), bu olimpiyatlar için Paris Darphanesi tarafından basılan madalyanın yaratıcısıdır.

1928’DEN BERİ MADALYALAR HER BİR YARIŞMA SONUNDA SPORCULARA VERİLMEKTE MİDİR?

1896’dan itibaren madalyalar, Oyunların sonunda yapılan özel bir törenle verilmiştir. 1928 Amsterdam Oyunları’ndan itibaren, madalyalar yarışmalar bitiminde ve yarışmanın yapıldığı yerde verilmeye başlanmıştır. Ayrıca IX. Olimpiyat’tan (Mexico, 1968) XIX. Olimpiyat’a kadar tüm madalyalar birbirinin aynısıdır. Bu “standart” madalya türü, İtalyan Giuseppe Cassioli (1865-1942) tarafından tasarlanmıştır ve “Trionfo” (Zafer) olarak adlandırılmıştır.

MADALYALAR NE ZAMANDAN BERİ SPORCULARIN BOYUNLARINA ASILMAKTADIR?

Bildiğimiz madalyalardan önce Amerika’daki Saint Louis (1904) Oyunlarında ödüller kısa bir kurdeleye takılıp sporcunun göğsüne iğnelenen bir tür madalya şeklinde verilmiştir.