Mehmet Ömür

Prof. Dr. Mehmet Ömür: Tıptan Sanata Uzanan Bir Yolculuk

1951 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Prof. Dr. Mehmet Ömür, eğitim hayatına Saint Joseph Lisesi ve Ankara Fen Lisesi’nde başladı. 1977 yılında Ankara Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, uzmanlığını Bursa Uludağ Üniversitesi’nde tamamladı. Tıp kariyerine Paris’teki Saint Antoine, Saint Louis ve Laennec hastanelerinde devam eden Ömür, 1986 yılında doçentlik unvanını aldı ve iki yıl boyunca Haseki Hastanesi’nde KBB bölüm şefi olarak görev yaptı. 1993 yılında aynı hastanede başhekim olarak atandı ve 1996’da profesör unvanını kazandı. Amerikan Hastanesi’nde 10 yıl boyunca KBB bölüm şefliği yaptıktan sonra kendi kliniğini kurdu ve emekli olana kadar orada hekimlik mesleğini icra etti.

Ancak Prof. Dr. Mehmet Ömür’ün hayatı tıpla sınırlı kalmadı. Gençlik yıllarında başlayan fotoğraf tutkusu, doktorluk mesleğinin yoğun temposu nedeniyle 25 yıl kadar geri planda kalsa da, 50’li yaşlarında bu tutkusunu yeniden canlandırdı. Paris’teki CE3P Ecole de l’image’da aldığı fotoğraf eğitimi, onu sanat dünyasında yeni bir yola sürükledi. Yurtiçi ve yurtdışında birçok kişisel ve karma sergide eserlerini sanatseverlerle buluşturdu.

Ömür’ün fotoğrafçılığı, yalnızca görüneni değil, görünmeyeni de yakalama arayışını yansıtıyor. İlk sergisinde “manipüle” edilmiş İstanbul fotoğraflarına yer veren sanatçı, Paris sokaklarından Kapadokya’nın mistik atmosferine uzanan fotoğraflarında, zamanın akışında farklı şekillerde ortaya çıkan ışıkları keşfetmeye çalışıyor. Bu keşif, onun için sürekli bir heyecan kaynağı: “Karanlığın içinden bilmediğiniz bir şey çıkarıyorsunuz.”

Prof. Dr. Mehmet Ömür, izleyiciye farklı çağrışımlar yaptırmayı hedefliyor. Fotoğrafların her biri, izleyicide farklı duygular ve düşünceler uyandıracak şekilde tasarlanmış. Ömür, fotoğrafın altına izahlar koymanın gereksiz olduğunu, her bir fotoğrafın kendi söyleyeceğini zaten ifade ettiğini savunuyor. Fotoğraf, onun için bir tutku ve bir ifade biçimi; ruhunun derinlerindeki ihtiyaçlarını bu yolla karşılamaya çalışıyor.

Son yıllarda emekliye ayrılan ve İstanbul ile Paris arasında mekik dokuyan Ömür, fotoğrafçılığını yeni teknolojilere uyarlayarak iPhone fotoğrafçılığı ve gastro-önoloji konularına yönelmiş ve bu konulara kitaplar yazmıştır. Fotoğraf  alanında çeşitli ödüllerin sahibi olan sanatçı, iPhone fotoğrafçılığı ve sanatı üzerine birçok sayfanın ve grubun moderatörlüğünü yapmakta ve düzenli olarak workshoplar ve geziler düzenlemektedir.

Prof. Dr. Mehmet Ömür, hem tıp hem de sanat dünyasında iz bırakmış, hayatını tutkularının peşinde koşarak geçiren bir kişi olarak yaşamına devam etmektedir.

4o

Neler Yaptım


Özgeçmiş

1951 yılında İstanbul’da doğdu. Orta öğrenimini Saint Joseph Lisesi ve Ankara Fen Lisesi’nde tamamladı. 1977 yılında Ankara Tıp Fakültesi’nden mezun oldu ve Kulak Burun Boğaz (KBB) uzmanlığını Bursa Uludağ Üniversitesi’nde tamamladı. Paris’te Saint Antoine, Saint Louis ve Laennec hastanelerinde çalıştı.

1986 yılında doçent, 1996 yılında ise profesör unvanını aldı. 1993 yılında Haseki Hastanesi’nde başhekimlik yaptı, ardından Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi’nde KBB departmanı şefi olarak görev aldı. “Larenks Kanseri ve Boyun”, “Baş Boyun Anatomisi” ve “Sesin Peşinde” isimli bilimsel kitapları yayımlandı. KBB Postası adlı dergiyi kurarak editörlüğünü üstlendi. Bilimsel alanda birçok yayını bulunmaktadır.

2000 yılından itibaren hobi olarak fotoğrafçılığa ilgi duymaya başladı. 2017 yılında emekli olduktan sonra sanatla daha yoğun bir şekilde ilgilenmeye başladı.

Fotoğrafçılıkla İlgisi

Fotoğrafçılığa lise yıllarında Kodak Instamatic 100 ile başladı ve sonraki 10 yıl boyunca çeşitli Canon kameraları ile fotoğraf çekmeye devam etti. Bu dönemde karanlık oda deneyimi kazandı. Tıp fakültesini bitirdikten sonra, mesleki yoğunluğu nedeniyle fotoğrafçılığa ara vermek zorunda kaldı. Emekliliğine yakın dönemde dijital fotoğrafçılığın yaygınlaşmasıyla birlikte DSLR makinelerle fotoğrafçılığa geri döndü. Bir yıl ara vererek Paris’te CE3P Görüntü Okulu’nun Fotoğraf Bölümü’nden mezun oldu.

Bu dönemde, fotoğraf tutkusunu sürdürerek dünyayı dolaştı ve seyahat ile doğa fotoğrafçılığına yöneldi. 2000 yılından bu yana yoğun bir şekilde fotoğraf sanatıyla ilgilenmekte ve eserlerini yurtiçi ve yurtdışında çeşitli kişisel ve karma sergilerde sanatseverlerle paylaşmaktadır. İlk kişisel sergisini 2003 yılında Bozcaada’da açtı.

30’dan fazla kişisel ve karma sergiye katılmıştır. Fotoğraf alanında 2011’de Vincent Versace Award for Photographic Excellence ve 2018’de IPPAwards’da birincilik gibi birçok ödül kazanmıştır. Dört yıl önce DSLR makinelerinden vazgeçerek, fotoğrafçılığa filmli orta ve büyük format makinelerle devam etme kararı aldı. Son üç yıldır ise mobil fotoğrafçılıkla ilgilenmekte ve bu alanda “Çek, Düzenle, Paylaş; iPhone Fotoğrafçılığı” adlı kitabını Remzi Kitabevi’nden yayımlamıştır.

Halen mobil fotoğrafçılıkla ilgili kurslar düzenlemekte ve sosyal platformlarda birçok grubun yöneticiliğini yapmaktadır. Son kitabı “Gece Defterleri” ise yılın fotoğraf kitabı seçilmiştir.

Sergiler

  • Kişisel (2003, Rengigül Sanat Galerisi, Bozcaada)
  • ‘Des illusions’ (2004, La Petite Galerie, Paris)
  • ‘İstanbul’dan’ (2004, Galeri Oda, İstanbul)
  • ‘İstanbul’ (2005, Contemporary Istanbul, Lütfi Kırdar, İstanbul)
  • ‘2,8/2’ (2006, Arkeo Pera, İstanbul)
  • ‘Fikret Mualla’nın 40. Yılı Anısına’ (2007, La Petite Galerie ile birlikte, AKM, İstanbul ve 8. Bölge Belediyesi, Paris)
  • ‘Kafamı Sıkan Şeyler’ (2008, Galeri Kent, İstanbul)
  • ‘Les Capitales Européennes’ (2010, La Petite Galerie, Paris)
  • ‘Ripple Marks’ (2010, La Petite Galerie, Paris)
  • ‘Doğa-Nature’ (2010, Uğur Varlı Fotoğraf Galerisi, İstanbul)
  • ‘Mémoires de l’eau’ (2011, La Petite Galerie, Paris)
  • ‘Games of Art’ (2012, Chateau Bouffémont)
  • ‘7 Günah’ (2013, UKKSA, Datça)
  • ‘A Travers’ (2015, La Petite Galerie, Paris)
  • ‘Uyuyan Güzeller’ (2016, Maçka Medical Corner)
    1. Tumobart Karma Mobil Sanat Sergisi (2017, TomTom Suites Hotel, İstanbul)
  • Mobil Art Karma Sergisi (2018, Zürih, İsviçre)
  • Paris Forced Captivity Mobil Sanat Karma Sergisi (2018, La Petite Galerie, Paris)
    1. Tumobart Özgürlük Karma Sergisi (2018, TomTom Suites Hotel, İstanbul)
  • La Cappadoce Photographies (2019, Galerie de l’UPP, Paris)
  • Mare Nostrum Mobil Sanat Karma Sergisi (2019, La Petite Galerie, Paris)
  • ‘Flowers’ Mobil Sanat Sergisi (2019, La Petite Galerie, Paris)
    1. Tumobart Karma Mobil Sanat Sergisi (2019, Pera Hotel, İstanbul)
  • TuMobArt “Your Dream Is You” Mobile Art Sergisi (artsonline.com)
  • Mehmet Ömür “Çerden-Çöpten” Kişisel Mobil Art Sergisi (artsonline.com)
  • Artsonline 2. “22 DigitAlls” Karma Sergi (artsonline.com)
  • Mehmet Ömür “Pictures at an Exhibition” Solo Mobile Art Exhibition (artsonline.com)
  • ArtsCollective “A Piece of Peace/Bir Parça Barış” Karma Sanat Sergisi (artsonline.com)
  • Mehmet Ömür “Des Portraits” Kişisel Mobil Art Sergisi (artsonline.com)
  • Artsonline “İlk Hedefimiz Akdeniz, İleri!” Karma Sergi (artsonline.com)
  • Ripple Marks Fotoğraf Kişisel Sergisi (2023, artsonline.com)
  • La Cappadoce (2022, Anadolu Kültür Merkezi, Paris)
  • Kapımı Bekleyen Balık AI Art Sergisi (2024, artsonline.com)

Kitaplar

  • Sesin Peşinde
  • Horlama Kitabı
  • OyuncAşkçı (Şiir Kitabı)
  • Doğa, Nature İzlanda (Fotoğraf Kitabı)
  • Kadehteki Aşk: Şarap
  • L’amour est dans le verre; Le Vin
  • Kapadokya (Fotoğraf Kitabı)
  • Paris: 100 Lezzet Durağı
  • Le Guide des Restaurants d’Istanbul
  • Bordeaux; Şarap Günlüğü
  • Çek, Düzenle, Paylaş iPhone Fotoğrafçılığı (Remzi Kitabevi)
  • Gece Defterleri

Yaşadığım Şehir…


YAŞADIĞIM ŞEHİRLER

İstanbul

Fransız yazar Lamartine, “Bir insanın dünyaya bakmak için sadece tek bir şansı varsa, o şehir İstanbul olmalı” derken, bu büyüleyici şehrin eşsizliğini ne de güzel özetlemiş. İstanbul, binlerce yıllık tarihi, farklı kültürleri, özlemleri ve sevgileri bağrında barındıran, âşık olunası evrensel bir güzelliktir. Avrupa ve Asya arasında görkemli bir gerdanlık gibi uzanan bu şehir, eski ile yeninin ahenkle dans ettiği bir senfoni gibidir.

Görkemli kubbeleri, zarif minareleri, zengin mutfağı ve eşsiz doğasıyla İstanbul, dünya şehirlerinin kraliçesidir. Bu soylu, renkli, cilveli ve aynı zamanda mütevazı şehirde Boğaz’ın iki yakasına inci taneleri gibi dizilen yalılar da, Balat ve Fener’in köhne kagir evleri de ayrı ayrı keşfedilmeye değerdir.

İstanbul, hoşgörünün ve bir arada yaşamanın en güzel örneklerinden biridir. Yüzyıllardır camilerle sinagogların, Ermeni, Ortodoks ve Katolik kiliselerinin barış içinde yan yana bulunduğu bu şehir, her cemaatin geleneklerine ve ritüellerine ev sahipliği yapar. Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorluklarına başkentlik yapmış olan İstanbul, “Başkentlerin Başkenti” unvanını haklı olarak taşır. Kültürün, sanatın, eğlencenin, finansın ve ticaretin merkezi olan bu büyülü şehir, üzerine yazılmış sayısız şiir, şarkı ve romanla ölümsüzleştirilmiştir.

Paris

Çocukluğumdan beri her ziyaretimde beni kendine hayran bırakan Paris, olağanüstü bir şehir. Sokaklarının mistik atmosferi beni içine çeker ve sürekli anı biriktirmeme neden olur. Bisikletle, yürüyerek ya da metro ile bir yakadan diğerine, bir arondismandan diğerine gidip dururum. Seine Nehri’nin kıyılarını adım adım keşfeder, restoranlarını ve kafelerini özenle inceler, en iyilerini seçerek birer kitap yaparım. Sokaklarını fotoğraflar, sergi ve kitap projelerine dönüştürürüm.

Paris’in sinemaları, kütüphaneleri, konser salonları ve iki tane olan operalarını asla ihmal etmem. Jazz müziği çalınan mekanları ve köşe başlarında söylenen şansonları bulmaya çalışırım. Bateau Mouche denilen teknelerle Seine Nehri’nden şehri seyreder, sergi ve müzeleri ziyaret etmeyi de hiç unutmam; uzun kuyruklarına rağmen sabırla beklerim. Kısacası, Paris’e de derin bir sevgi beslerim.

10 larca

Ülke gezdim…

100.000 lerce

Fotoğraf çektim…

12

Kitap yazdım…

100 lerce

Farklı şarap tattım…

Manipüle edilmiş fotoğraflar.

Manzara fotoğrafları.