OMUR__2015_00132

Fotoğrafçılar sadece fotoğraf çekmez. Fotoğraf üzerine derin düşüncelere de dalarlar. Geleceği sorgularlar.

Geçenlerde birlikte bir fotoğraf gezisine katıldığımız, fotoğrafı çok ciddiye alan ve fotoğrafa dair köklü bilgilere sahip bir dostum ,“iPhone fotoğrafın sonunu getirdi, iPhone fotoğrafı öldürüyor” dedi. Bu söz üzerine, yeni iPhone fotoğrafçılığının peşine takılmış bir fotoğraf gönüllüsü olarak aldı mı beni bir düşünce…  Aklıma, “Jane Grey’in idamı” tablosu  ile ünlü Paul Delaroche’in  1840’lı yıllardaki tezi geldi aklıma. Delaroche , “Bugünden itibaren resim sanatı ölmüştür” demişti.

Peki bugün  “iPhone fotoğrafı öldürmüştür” yargısına varabilir miyiz?

Bu konu birçok düşünür ve araştırmacının da kafasını kurcalıyor olmalı ki fotoğraf felsefesiyle ilgili kaynakçalarda sıkça rastlanıyor. Hatta Lille üniversitesi iletişim fakültesi hocalarından Laurence Allard bu konuda bir kitap yazmış.

Yapılan araştırmalar bugün 3 milyardan fazla kişinin cep telefonu kullandığını, bunların yarısından fazlasının da cep telefonunun kamerasını düzenli kullandığını gösteriyor. Sadece kullanmakla kalmıyor aynı zamanda fotoğrafı çektikten sonra yine cep telefonunu kullanarak sosyal ortamda veya arkadaş veya ailesiyle paylaşıyor. Kullanıcı yaşı küçüldükçe kullanım süresinin arttığını gösteren çalışmalar olayın önemine dikkati çekecek boyutta.

Cep telefonları bizim anladığımız anlamda fotoğraf çekmenin yanında belgeleri tarayarak, büyüteç görevi görerek, fotokopi makinası gibi çalışarak veya ekran üzerindeki fotoğraf veya görüntüyü kopyalayarak görüntü üretebiliyor. Tabii ki bu uygulamalar iPhone kullanıcısını geleneksel fotoğrafçıya göre daha yaratıcı kılıyor. Çünkü elindeki çok amaçlı kullanılabilen bir araç. En azından ben öyle kullanıyorum. Özellikle de fotoğrafçının emrine sunulan 100’den fazla uygulama cep telefonu ile fotoğraf çeken benim gibi fotoğrafçıları ister istemez bunlardan da yararlanmaya yönlendiriyor. Dijital fotoğrafta artık olmazsa olmaz düzenleme işlemlerini bir kaç dokunuşla hemen yapabiliyorsunuz.

Profesyonel fotoğrafçı-amatör fotoğrafçı ayırımı nereye kadar?

Milattan 2000 yıl önce çivi yazısının bulunuşu tarihte bir dönüm noktasıdır. Milattan sonra 2000 yıl kadar sonra da fotoğraf makinesinin bulunuşu bir başka mihenk taşı. Görsel iletişimin ne kadar önemli olduğunu geçtiğimiz yüzyılda hepimiz yaşayarak gördük. Fotoğrafın çok kolay ve ucuz bir haber kaynağı olarak kullanılması, dünyada olup bitenlerden haberdar olmamız açısından büyük bir adım oldu. Sinema ve TV ile de daha ileri boyuta taşındı. Ancak bugün cep telefonları ile gelinen yer çok daha farklı boyutta. Geçtiğimiz dönemlerin fotoğraf teknikleri uygulamaları ve yaratıcılık konusundaki alışkanlıklar bugün cep telefonları nedeniyle altüst olmuş durumda. Artık insanlar cep telefonlarını kullanarak yazılı, sözlü, görüntülü iletişim yapabiliyor. Dünyada 8 milyar kişi bir servis sağlayıcısından hizmet almakta. Bunların hepsi amatör fotoğrafçı değil tabii ki. Ellerindeki ekranlı cihaz aynı zamanda bir fotoğraf makinesi, bir daktilo ve bir ses kayıt cihazı. Bu cihazlar iletişim için kullanılırken aynı zamanda profesyonel veya amatör fotoğrafçıların duygularını görüntü ve yazılarla dışa vurmalarına olanak sağlıyor. Artistik yönler ortaya saçılıyor.

İnstagram Fenomeni

Amatör-profesyonel derken konu ister istemez instagrama geldi. İnstagram tek başına uzunca bir yazıya konu olabilecek bir olgu. 2010’da kurulup 2012’de 1 milyar dolara Facebook’a satılan İnstagram, facebook yılda %3-5 büyürken yüzde 20-30 büyüyebilen bir uygulama. Buradaki asıl konumuz instagramın profesyonel ve amatör fotoğrafçı arasındaki haksız rekabeti nasıl körüklediği konusu. Bazı yetenekli instagram kullanıcıları ki, bunlara instagramer  (instagramcı) da deniliyor, o kadar çok hayrana sahipler ki ünlü markalar bu amatörler üzerinden reklamlarını yapıyor. Aslında amatör-profesyonel fotoğrafçı rekabetinden çok olay yaratıcılık ekonomisi üzerine kuruluyor. Aslında işin içinde Amerikalıların crowdsourcing dedikleri ücretli veya ücretsiz kullanıcıya kendi reklamını  yaptırma anlayışı yatıyor.

Mobil Sanat

iPhone artistry olarak da bilinen bu fotoğraf yaklaşımı cep telefonu aracılığı ile çekilen fotoğraftan yola çıkılarak yağlı boya veya sulu boya resim yapmaya, kolaj, fotomontaj yapmaya kadar uzanıyor. Çift pozlama, uzun pozlama ve diğer bazı uygulamalarla sürrealist eserler yaratmak çocuk oyuncağı. Sadece cep telefonlarıyla yapılmış eserleri sergileyen galerilerin sayısı, dünya başkenlerinde her geçen gün artıyor. Mobil araçlar,yani i Pad, iPhone vs çekilen görseller için özel yarışmalar ve sergilemeler süratle çoğalıyor. Birçok ünlü marka bu fotoğrafların veya sanat eserlerinin içine tesadüfmüşçesine girebiliyor. Video da bu yola fotoğraf kadar güzel hizmet ediyor. Video’lar GIF denilen bir kaç görseli sürekli döndüren aplikasyonlar yaratıcılık haznemizi zenginleştiriyorlar. İşin içine sesi de sokma şansımız olduğunu düşünürsek cep telefonunu bütün fonksiyonlarıyla kullanabilen yaratıcı kişiler amatör de olsalar reklamcılık dünyasını değiştirebilecek gibi duruyorlar.

2009’da iPhone fotoğrafçılığı ile ilgili kitabını Chase Jarvis “En iyi fotoğraf makinesi yanınızda olandır’’ demiş. iPhone’un fotoğrafı öldüreceğine değinmemiş. İPhone bügünkü geleneksel fotoğraf anlayışımızı değiştireceğine kesin gözüyle bakıyorum. Ama bence öldüremez belki biraz süründürür. Bence fotoğrafın ölümü Bir buçuk asır önce Paul Delaroche’un “Bugün itibariyle resim ölmüştür” öngörüsü gibidir. Resim ölmedi fotoğraf da ölmeyecek. Sadece sınırları değişecek. iPhone, fotoğraf sanatının hizmetine girdi ve sadık bir hizmetkar olarak yoluna devam edecek.