719 günlük tutsaklık…
Fransız gazeteci Olivier Dubois, Mali’de 719 gün esir kaldıktan sonra 20 Mart 2023’te serbest bırakıldı. Yaşadıklarını anlattığı romanı “Kurt ve Pars” 1 ay önce raflarda yerini aldı. Dubois 8 Nisan 2021’de El Kaide bağlantılı bir grup tarafından kaçırılmıştı. Romanında bekleyişi, yalnızlığı, yaşadığı sıkıntıları, aynı zamanda gardiyanları ve diğer rehineleri de anlatıyor.
“Kurt ve Pars”, zorluklar karşısında bir insanın ne kadar dayanıklı olabileceğinin hikayesi. Olivier Dubois, özgürlük, kimlik ve yaşamın anlamı konularına da değiniyor.
Halen psikoterapi altındaki gazeteci ile yaptığımız röportajı buraya alıyorum.
Hoş geldiniz Olivier, sizinle burada olmak bizim için büyük bir mutluluk. Siz, ismini son yıllarda sık sık manşetlerde gördüğümüz bir gazetecisiniz. Ancak bugün burada olma sebebimiz sadece gazetecilik kariyeriniz değil, yaşadığınız büyük deneyim: Çölün ortasında tam 719 gün boyunca rehin tutuldunuz.
Bu zor süreci, bu süreçten doğan kitabınızı, gazetecilik kariyerinizi ve hatta daha geniş bir perspektiften bakarak Batı Afrika’daki politik durumu konuşmak istiyoruz.
Öncelikle, bugün nasılsınız? Serbest kaldıktan sonra geçen aylar sizi nasıl etkiledi? Böyle bir deneyim insanda kalıcı izler bırakır. Kitabınızı yazmak bu süreci daha iyi anlamanıza yardımcı oldu mu? Ayrıca, sizinle birlikte esir alınan Yakubu Deeter kitap yazmadı. Sizin bu süreci yazıya dökme kararınız nasıl şekillendi?
—
Olivier:
Teşekkür ederim, burada olmak benim için de çok anlamlı. Şu anda iyiyim ama normal hayata dönüş gerçekten zaman alıyor. Kitabımı yazmak, bu sürecin bir anlamda son noktası oldu. Yaşadıklarımı sayfalara dökmek, hem benim için hem de ailem için sanki bir nevi tedavi oldu diyebilirim .
Serbest kaldıktan hemen sonra tüm bu olaylardan uzaklaşmak istedim. Üzerine düşünmek bile fazla geliyordu. Ancak 2024’ün başında, Michel Lafon Yayınevi’nden gelen teklif üzerine notlarımı gözden geçirmeye başladım ve kitabı yazmaya karar verdim.
Bu süreçte 4 yıldır esaret çeken diğer tutsak sağlık çalışanı Yakubu Deeter ile tekrar buluştuk. Onunla anılarımızı tazeledik, yaşadıklarımızı konuştuk . Bu buluşma, hafızamı toparlamama yardımcı oldu.
—
Esir alınmanız nasıl gerçekleşti? O gün neler oldu?
Mali’de uzun yıllardır gazetecilik yapıyordum ve genellikle terörizm, çatışmalar ve bölgenin siyasi yapısı üzerine haberler yapıyordum. 2020 yılında, Dogon milislerinin cihatçılara karşı verdiği mücadeleyle ilgili bir röportaj yapmıştım. Daha sonra, bölgedeki diğer önemli çatışmalardan başka birine daha eğilmek istedim: Sahra’daki IŞİD ile El Kaide arasında süregelen savaşla ilgili bir röportaj yapmak istiyordum .
Bu gruplara yakın bir kaynağım vardı. Onun aracılığıyla, El Kaide’nin yerel liderlerinden biriyle röportaj yapmayı teklif ettim. Önce reddettiler, sonra kabul ettiler ama şartları vardı: Birebir görüşme yapmak istiyorlardı.
O noktada tereddüt ettim. Çok riskliydi. Ama uzun süredir birlikte çalıştığım yerel rehberime çok güveniyordum. Kendimizi güvende tutacak önlemleri aldığımızı düşünüyordum. Hatta, röportaj için resmî bir davet mektubu bile almıştım. Bu nedenle, röportaj yerine gitmeye karar verdim.
8 Nisan 2021’de Gao’ya doğru yola çıktık. Ancak buluşma noktasına vardığımızda hee şey bir anda değişti. Muhtemelen rehberim beni satmıştı.
—
Kaçırıldığınızı ne zaman fark ettiniz?
Her şey inanılmaz hızlı gelişti. Rehberim, röportaj yapacağımız kişilerle sürekli telefonla iletişim halindeydi. Otelimizden ayrıldık, yola çıktık. Yolda bir araçla karşılaştık. Rehberim araçtaki kişilerle kısa bir konuşma yaptı. O an gözlerinin değiştiğini fark ettim.
Diğer araca bindim. Röportajın yapılacağı yere gitmek için yola koyulduk. Ancak 40 dakika geçti ve hâlâ durmamıştık.
Şüphelenmeye başladım ama yine de bekledim. 1 saat geçti, sonra 2 saat… Röportajın planlanan süresi çoktan dolmuştu. Ama hâlâ ilerliyorduk.
Bir noktada araç durdu. Gözlerim bağlandı, kıyafetlerim alındı, bana yeni giysiler verildi. Sonra beni başka bir araca aktardılar. O zaman, rehin alındığımı anladım.
Yeni aracın şoförü bana dönüp, “Ailen ve hükümetin gerekeni yaparsa serbest bırakılırsın.” dedi.
—
Esir tutulduğunuz süreç nasıldı? Günleriniz nasıl geçiyordu?
Koşullar inanılmaz zordu. Sürekli hareket hâlindeydik çünkü Fransız ordusunun insansız hava araçlarından saklanmak için yer değiştiriyorlardı. Toprakta yatıyorduk, zincirleniyorduk, yemek ve su çok sınırlıydı. Yemek çoğunlukla pirinç ve kurutulmuş etten ibaretti.
Ama en zor olan belirsizlikti. Her gün, “Bu benim son günüm mü?” diye düşünerek uyandım. Motor sesleri, telsiz konuşmaları duyduğumda, infaz edileceğim anın geldiğini sanıyordum.
Kaçmaya çalıştım ama her denemem başarısız oldu. Kaçmaya çalıştıkça, güvenlik önlemleri arttırıldı. Bu yüzden, ayakta kalmanın tek yolunun adapte olmak olduğunu anladım.
Arapça öğrendim, Kur’an okudum, gardiyanlarımla konuştum. Onlarla iletişim kurmak, bazen bana biraz daha iyi muamele edilmesini sağlıyordu.
—
Ne zaman serbest bırakılacağınızı öğrendiniz?
Bir gün, bana bir ses kaydı dinlettiler, kayıt bir Emir’den geliyordu ve şöyle diyordu
“Eğer her şey yolunda giderse, 14 gün içinde özgür olacaksın.”
İnanmak istedim ama bu kadar zaman boyunca yaşadıklarımdan sonra hiçbir şeye güvenemiyordum. O 14 gün inanılmaz bir gerilim içinde geçti. Sonunda, bir sabah bir araç geldi. Günler süren bir yolculuğun ardından Nijerya sınırına ulaştık.
Fransız askerlerini gördüm. Özgürdüm.
—
Bugün geleceğe nasıl bakıyorsunuz? Yeniden sahaya dönmeyi düşünüyor musunuz?
Bu konuda kesin bir şey söyleyemem. “Asla yapmam” demek istemem ama eskisi gibi çalışabileceğimi de sanmıyorum. Bu deneyim, risk algımı tamamen değiştirdi.
Kitap yazmak, yaşadıklarımı yeniden değerlendirmemi sağladı. Ama yaşadığım hikâye hâlâ benimle. Belki ileride tekrar Afrika’ya dönerim ama eskisi gibi değil tabii ki.
—
Son olarak, savaş bölgelerinde çalışan gazetecilere ne tavsiye edersiniz?
Daha dikkatli olun. Güvenmek önemli ama hiç bir zaman tamamen güvenmeyin . Benim en büyük hatam, rehberime aşırı güvenmek oldu.
Ve eğer bir gün kaçırılırsanız, zihninizi meşgul etmeye çalışın. Kendinize küçük hedefler koyun, egzersiz yapın, zihninizi koruyun. Panik yapmak, en büyük düşmanınızdır .
—
Olivier, bu çok zor deneyimi bizimle paylaştığınız için çok teşekkür ederiz./19 Tutsaklık ….